Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri, Şanghay İşbirliyi Örgütü, NATO ve Avrupa Birliyi’ne eşzamanlı ve birlikte girmelidir.
Méhran Baharlı
Azerbaycan Cumhuriyeti İlham Aliyev yönetiminde, bazı yorumcuların “şaşılacak derecede dâhiyâne” diye nitelendirdiyi bir diplomasi ile, târîhsel başarılar elde etmiştir: Karabağ ve çevresini işgalden kurtarmak, hiçten güçlü ve modern bir ordu yaratmak, dağılmak üzre olan devlet görünümlü bir yapıyı saygınlığı ve ağırlığı olan gerçek bir devlete dönüştürmek, önemli bölgesel ve uluslararası ittifaklar kurmak, Ermenistan’ı Türk dostu ya da en azı katı Türk düşmanı olmayan Paşiniyan gibi bir lideri benimsemeye zorlamak, ... TRİPP Koridoru ise bu diplomasi başarılarının doruğudur.
Şimdi ise Azerbaycan Cumhuriyeti başka bir istiratejik doktrini uygulamaya koymalıdır: Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin, ŞİÖ (Şanghay İşbirliyi Örgütü), NATO ve Avrupa Birliyi olmak üzere, bütün uluslararası veya özellikle Avrupa örgütlerine eşzamanlı ve birlikte alınmasını sağlamak.
1-Hırıstiyan Batı (Rusya – Avrupa, ve son dönemde ABD) Türklerin, hele Müsülman Türklerin Güney Doğu Avrupa, Anadolu, Ak Deniz, Kafkaslar hatta Ortadoğuyu vatan edindiklerini ve buraların Türk yurtlarına dönüştürdükleri gerçeyi ile bir türlü barışamamıştır. Bu doğrultuda sömürgeci dürtüleri olan bu devletler ellerindeki bütün araçları kullanarak, Balkanlar, Kırım yarımadası, Kıbrıs, Güney Kafkasya, ve de Suriye, Irak ve Irandaki Türk toplulukların ve var olan Türk devletlerin (Türkiye, Azerbaycan, KKTC, Gagavuzyeri) güçsüzleştirilmesi veya hepten silinmesine gayret etmektedirler. Bu araçların başında Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliyi, hatta NATO gelmektedir. Tam bu nedenle, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin (ve de bunların târîhsel müttefikleri olan Bosna, Arnavutluk, ve Kosova’nın) bu örgütlere tam üye olması gerekmektedir. Bu örgüt ve kurumlara üye olmaktan temel amaç, bunların yekpâre birer Haçlı kafalı, anti Türk ve anti Müsülman örgüt ve kuruma dönüşmesini engellemek, bazı musait üyeleri kendilerine çekerek bu örgütler ve kurumlar içinde Türkiye-Azerbaycan’a dost bir siyasi kanat yaratmak, hatta bu kurum ve örgütleri bütünüyle birer dost örgüt ve kuruma dönüştürmektir. Azerbaycan ve Türkiye’nin bu örgütlerde bulunmaması, meydanı gönüllü olarak Fıransa gibi Türk düşmanlığını görev edinmiş devletlere teslim etmek, bunların kolayca Haçlı kafalı ve Türk düşmanı birer örgüt ve kuruma dönüşmesinin yolunu açmak anlamına gelecektir. Dostu yakın tut, düşmanını daha yakın tut. (Bu açıdan Türkiye’de “Yeni Refah Partisi” – Fatih Erbakan ve “Vatan Partisi” – Doğu Perinçek gibi adeta Fars-İran lobisi olarak çalışan bazı partilerin Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını istemesi, Türkiye’nin, Türk dünyasının ve İslam dünyasının aleyhine, Fars hakimiyeti altında bulunan Anti Türk İran gibi devletlerin yararına olan bir istektir).
2-Avrupa örgüt ve kurumlara üye olmak Avrupa’nın askeri, ekonomik ve siyasi geleceyinde söz sâhibi olmak demektir. Türkiye ve Azerbaycan devletlerinin buna coğrafî olarak bile hakları vardır. Türkiye’nin Trakya bölgesi (ülke alanının %3’ü) ve Azerbaycan’ın Büyük Kafkasya sıradağları kuzeyinde olan bölgesi (ülke alanının %15’i) coğrafi olarak Avrupa kıtasındadır.
3-Son İsrail-İran savaşı, güçlü ve etkili bölgesel ve uluslarası ittifakların ülkelerin güvenliyi, ve caydırıcılığında ne denli önemli olduğunu gösterdi. Fars egemenliyi anltında bulunan İran Devleti bunlara sâhip olmadığı için, tecavüze uğramasına rağmen, tek başına kaldı ve yıkıma uğradı. Bu da kaçınılmaz olan Fars hakimiyeti altındaki İran İslam Devletinin yıkılması sürecini hızlandırdı. Bu bağlamda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin NATO, Avrupa Birliyi ve başka Arvupa kurumlarına üye olarak bunların siyâsî ve askerî şemsiyesi altına girmesi, dış saldırganlıklara karşı Azerbaycan’a avantaj sağlayacaktır. Bu tehditlerin başında hâlâ emperiyalist amaçlar güden Rusya’nın mühtemel saldırısı, ve mini emperiyalist emellerin peşinde olan Fars egemenliyi altındaki İran’ın er geç Azerbaycan’a karşı başlatacağı savaş gelmektedir.
4-İran’da 1898-1900 yıllarında başlayan bu ülkede yaşamakta olan ve görece çoğunluğu oluşturan Türk milletinin Etnik Ve Dilsel Soykırım Ve Farslaştırma Siyaseti’nin en önemli yöntemlerinden biri, Türk halkını mediyada ve ders kitaplarında vs.de ilkel, uygar olmayan, ve vahşi göstererek gönüllü Farslaştırmaya teşvik etmek ve zorlamaktır. Bu nedenle Türkiye ve Azerbayan devletlerinin sırf UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları) ve Eurovision Şarkı Yarışması gibi Avrupa kurumlarına üyeliyi bile, İran’da yaşamakta olan ve sürekli aşağılanan Türk halkında özgüveni artırmakta, ve Türk milli bilincini uyandırıp kamçılamaktadır. Türkiye ile Azerbaycan’ın modern, gelişmiş ve müreffeh birer Avrupa devletine dönüşmesi ise, Türk halkı üzerinde kurduğu koloniyal egemenliyin son bulmasına ivme kazandıracağından dolayı, İran devletine hâkim azınlık Fars halkı elitinin korkulu ruyasıdır.
5-Ermenistan da Avrupa Birliyi’ne üye olmanın bir çok açıdan kendi milli çıkarlarının gereyi olduğu gerçeyini kavramıştır. Ermenistan, Avrupa Birliyi’nin siyasi koruma şemsiyesi altına girmekle, Azerbaycan’a karşı kendi toprak bütünlüyünü, ve Rusya’dan bağımsız hareket etme özgürlüyü ve egemenliyini güvence altına almak istemektedir. Ayrıca Ermenistan devleti Avrupa Birliyi’ni bir Hırıstiyan kulubu olarak görmekte, ve bu kuruma üye olmakla, benzer kafalı üyelerle (Fıransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum devleti, vs) onu tamamen Ermeni siyasetlerinin savunucu ve hâmisine çevirmek istiyor.
6-Ermenistan ve Azerbaycan’ın ikisinin de Avrupa Birliyi ve başka Avrupa kurumlarına eşzamanlı üye olması, bunların arasında düşmanlıkları azaltacak, en azından düşmanlıkların kontrölden çıkıp açık savaşa dönüşmesini engelleyecektir. Türkiye ile Yunanistan’ın 1952de eşzamanlı olarak NATO üyesi olması, Azerbaycan ve Ermenistan için de örnek oluşturabilir.
7-Ancak Ermenistan’ın tek başına Avrupa Birliyi’ne alınması – Fıransa ve benzeri üyelerin isteyi de budur – tamamiyle Azerbaycan’ın milli çıkarlarına ters ve yaşamsal bir tehdittir. Zira böyle bir durum, bölgedeki dengeleri bozacak ve Ermenistan’a bir çok açıdan üstünlük ve avantaj sağlayacaktır: Ermenistan’ı ekonomi, refah ve temel özgürlükler açısından Azerbaycan’a göre çok daha ileri seviyelere taşıyacak, Azerbaycan’ı Avrupa Birliyi’nin siyasi koruma şemsiyesinin dışında bırakacak, ve en önemlisi Avrupa Birliyi’nin yekpâre bir Haçlı ve anti Azerbaycan örgüt gibi hareket etmesini kolaylaştıracak.
Bu
nedenlerle, Ermenistan’ın tek başına bu örgüt ve kurumlara üye edilmesini engellemek,
Azerbaycan Devletçiliyi açısından yaşamsal öneme sâhip ve târîhî bir
gerekliliktir. Öte yandan, Azerbaycan ile Ermenistan’ın eşzamanlı ve birlikte
Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliyi, ŞİÖ, NATO, ... gibi
kurumlara üyeliyi, her iki devlet, bölge, İran’da Fars esâreti altında
yaşamakta olan Türk halkı ve bütün dünyanın hayrına olacaktır.
No comments:
Post a Comment