Saturday, March 11, 2023

İran'ın Türk egemenliği altındaki bin yıllık dönemini "Türk Tarihi", ve bu dönemdeki İranoloji’yi de "Türkoloji" başlığı altında tasnif ve tahlil etmek gerekir.

 

İRAN'IN TÜRK EGEMENLİĞİ ALTINDAKİ BİN YILLIK DÖNEMİNİ "TÜRK TARİHİ", VE BU DÖNEMDEKİ İRANOLOJİ’Yİ DE "TÜRKOLOJİ" BAŞLIĞI ALTINDA TASNİF VE TAHLİL ETMEK GEREKİR.

 

Méhran Baharlı

 

Arap ülkelerinin bazı prestijli bilim kurumları (Mısır, Irak, Cezayir, Tunus, Libya, Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Kuveyt vb.),"Duvi Ondalık Sınıflandırma / Onlu Sınıflama Sistemi” (Dewey Decimal Classification) kitabının Arapça tercümesinde kitabın İngilizce metninde geçen İran adını kaldırarak, İslam öncesi İran tarihini “Eski Irak Tarihi” kapsamına almış, İslam sonrası İran tarihini ise "Arap Vatanı Tarihi" başlığı altında ele almışlar.

Duvi Ondalık Sınıflama / Onlu Sınıflandırma Sistemi (İngilizce: Dewey Decimal Classification), kütüphanelerde kitapları tasnif etmenin ve bibliyografyaları düzenlemenin en yaygın yöntemi olup, dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde kullanılmaktadır. her ülke ya bu Sınıflandırma Sisteminin orijinal İngilizcesi ya da o ülkenin kültür ve ihtiyaçlarına uygun bazı değişikliklerle onun kendi ulusal dilinde çevirisini kullanır.

Arap ülkelerinin prestijli bilim kurumlarının yaklaşımı doğrudur. Çünkü bugünkü anlamıyla İran kavramı, İslam öncesi dönemlerde ve ondan sonraki Arap hakimiyeti altındaki dönemde (hatta daha sonra Türklerin ve Moğolların bin yıllık hakimiyeti döneminde) var olmamıştır. İslam öncesi İran, Eski Irak'ın bir uzantısı (Irak-ı Acem terimi buradan kalmadır) ve İslam sonrası İran, Arap egemenliği döneminde Arap Tarihi’nin ve Arap Dünyası’nın bir parçasıydı. İran tarihinin bu Arap döneminde Arabiyyet veya Araplık, bu ülkede yaşayan halkların soy bileşiminden, sayısız İslami din ve mezheplerle Arap, İranik ve Türkik dillerinin karışımından oluşan karma ve melez bir dil olan Tacikçe - Derice - Farsça'ya dek her şeye damgasını vurmuştur.

Türkik ülkelerin bilimsel kurumları da, en başta Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti, Türkmenistan olmak üzere, ve de Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tataristan vb. İran'ın son bin yıllık Türk, Moğol ve öteki Altayik hanedanlar ve hükümetler egemenliği altındaki tarihi konusunda benzer bir yaklaşım benimsemelir ve Duvi Onluk Sınıflandırma Kitabının kendi dillerindeki çevirilerinde 9. yüzyılın sonu - 10. yüzyılın başından 20. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna (Türk Kacar devletinin düşüşü) kadar olan bin yıllık dönemi, "Türk Tarihi" başlığı altında sınıflandırmalı ve ele almalılar.

Genel olarak, bin yıllık Türk hakimiyeti dönemindeki İran'ı Türkoloji - Türklük bilimi alanı kapsamında olan bir başlık ve konu diye tasnif etmek ve tanımlamak gerekir. Başka bir deyişle İran’ın bin yıllık Türk egemeniliği altındaki tarihinde İranoloji, aslında Türkoloji’nin bir altbaşlığıdır.

Çünkü bu bin yıllık dönem veya bu toprakların Türkik tarihi dönemi, kalabalık Türk ve Moğol kitlelerinin doğudan, kuzeyden ve batıdan bu topraklara kitlesel ve kesintisiz göçleri dönemi; sayısız Türk ve Moğol boylar, hanedanlar, sülaleler ve orduların İran üzerinde kurdukları hakimiyetler dönemi; bu topraklarda yaşayan halkların demografi, soy yapısı, kültür, dil ve inanç sistemlerinde çok büyük değişiklere uğraması dönem; ve en önemlisi bu toprakların bir kısımının ebedi Türk yurdu haline dönüşme (Türkili, Kaşkayyurt, Afşaryurt, Halaçorda, Türkmenyurt ,...  gibi Türkik ulusal bölgeler) dönemidir.

İran'ın bin yıllık Türk tarihi boyunca bu topraklar, Türkik dünyasının coğrafi ve kültürel merkezi olup, ve Doğusu (Doğu Türkistan, Orta Asya, Kuzeydoğu Rusya ve Sibirya) ile Batısı (Türkili, Kafkaslar, Anadolu, Balkanlar) arasında köprü konumundaydı.

Oysa günümüz tarih yazımı ve Duvi sistemindeki mevcut durum, Türkik İran'ın bin yıllık dönemini Fars ve İranoloji altında tasnif etmekte, anılan gerçekleri bütünüyle göz ardı etmekte ve bu toprakların ve insanlarının, ve o Türk devlet ve hanedanların tarihi, yapısı, konum ve durumları ile yönelimleri hakkında gerçek dışı, tek yönlü ve yanlış bir tablo ortaya koymaktadır. Çağdaş İran ve Batı tarihçiliği, bahsi geçen tarihsel gerçeklerle tamamen çelişki içinde olup, tarihi yeniden yazarak bu ülke ve siyasi tarih ile demografisine Türk olmayan, tersine arı bir İranik, Pers, Pârsi, Fars bir kimlik, tarih ve görüntü yaratma çabasıdır.

Not bir: Bugünkü İran'ın bin yıllık Türk-Moğol tarihi döneminde bu ülke topraklarının tümü veya bir bölümüne egemen olmuş ve hükmetmiş Türk, Moğol ve Altayik devletlerden bazıları şunlardır:

Bastam (Vistham), Sacoğulları, Salarlılar (Salarians, Âl-i Masafir, Kengerliler), Simcurlular, Sübekeri (Halaç Türklerinden), Kara Tiginliler, Gazneliler (Sübek Tiginliler), Harezmşahlar (Anuş Tiginliler), Büyük Selçuklular, Horasan Selçukluları, Kirman Selçukluları (Âl-i Kavrut), İsfahan Selçukluları, Luristan Selçukluları (Borsuklular), Hemedan Selçukluları - Türkili, Irak ve Azerbaycan Selçukluları - Türkili, Şumla Afşar - Arabistan (Huzestan), Kirman Kutluk Hanlılar (Kara Kitaiy, Batı geç dönem Liao), Ak Sunkurlular (Ahmed Yeleñ), Azerbaycan Atabekleri (İldenizliler), Pişginliler, Fars Atabekleri (Salgurlular), Yezd Atabekleri, İlhanlılar (Hulagulular), Calayırlılar (İlka Noyan), Çopanlılar (Âl-i Sulduz), Argun Şahlar, Âl-i Muzaffer, İnculular, Timurlular (Küreken), Horasan Timurluları (Doğa Timurlular), İsfahan Timurluları, Şirvanşahlar (Miranşahlar), Karakoyunlular (Baranlılar), Ak Koyunlular (Bayındırlılar), Kızılbaş (Sefevi), Osmanlı, Afşarlar, Türkili Hanlıkları (Afşar - Urmu, Kengerliu - Makı, Beylerbeyi - Tebriz, Bediroğlu - Erdebil, Dunbuli - Hoy, Şagaği – Sarab; ve Gerger, Nemin, Hiyav, Karadağ, Marağa, ...), Kacarlar, Türk Birlik Devleti - Cemşid Han Subataylı Afşar Urumi (Birinci Dünya Savaşının son yılında).

Not iki: İran "Türklerin Yurdu", İbn Haldun. İran olarak bilinen coğrafyanın (zamanla konumu ve sınırları değişen) tamamının, Türk  hakimiyeti altındayken veya  Türklerle meskun bölgelerinin Türk dünyasının bir parçasıdır olması, geçmişe ait çok sayıda tarihi metin ve kaynakta da doğrulanıp ve vurgulanmıştır. İran’ı  “Türkistan" ve "Türk Yurdu" olarak adlandırma İslami dönem Arap araştırmacılar, tarihçiler ve yazarlar tarafından başlamış ve 14-15-16. Yüzyıllarda doruğa ulaşmıştır.

Buna örnek olarak 1332 yılında doğmuş Arap bilgini, tarihçilik ve tarihyazımı, sosyoloji, iktisat ve demografi bilimlerinin öncülerinden ve Orta Çağ'ın en önemli filozoflarından biri olan İbn Haldun, tarih kitabında İran toprakları ve Pers gibi çeşitli etnik grupların egemenliği ve onların tarihleri ​​ile soylarından bahsederken, İran topraklarına "Arz el-Türk" veya Türk yurdu diyen bir gelenekten de bahseder ve şöyle der:

Çeviri: ... ve İran'ın Türklerin yurdu olduğu kitaplarda geçiyor. Yahudilerce onlar Yafes'in oğlu Tiras'ın oğulları, ve onların kardeşleri Yafet'in oğlu Banu Mad; hepsi bir ülkeydi. Ancak Pers alimleri ve soybilimcileri bunu tamamen reddediyor ve inkar ediyorlar. Onlar Persleri Kiyumers'e atfederler ve soyköklerini ondan daha eskiye uzatmazlar.


No comments:

Post a Comment