Thursday, May 9, 2019

HOYLU GEYİKLİ BABA (1275- 1350) ARZI, DÜZELTİLİ TAM METİN

HOYLU GEYİKLİ BABA (1275- 1350) ARZI

DÜZELTİLİ TAM METİN


THE GEYIKLI BABA (1275- 1350) REPORT, FULL EMENDATED TEXT 

خوی‌لو گئییک‌لی بابا (۱۲٧٥-۱۳٥٠) عرضی، دوزه‌لتی‌لی بوتؤو متن

عریضه‌ی خوی‌لو گئییک‌لی بابا (۱۲٧٥-۱۳٥٠)، متن کامل تصحیح شده 

مئهران باهارلی

MÉHRAN BAHARLI

 

«سؤزوموز، مئهران باهارلی‌نین یازقالاری توپلوسو» پیتییی،‌ بیرینجی جیلدده‌ن

Sözümüz, Méhran Baharlının yazqalar toplusu” pitiyinden, cild I

از کتاب « سؤزوموز، مجموعه مقالات مئهران باهارلی» - جلد اول

 

mehranbahari1@yahoo.com

https://independent.academia.edu/MBaharli

https://sozumuz1.blogspot.com/

https://www.facebook.com/profile.php?id=61579230999069

Özet

Geyikli Baba Türkili'nin Azerbaycan bölgesinin Batı Azerbaycan İli’nde yerleşen Hoy kentinde doğmuş, Vefâiyye süreyine (tarikatına) bağlı Türkman Derviş - Gâzilerdendir. Osmanlı Sultanı OrHan Gâzi döneminde Bizans’la vuruşlara katılan Geyikli Baba’nın Bursa'nın fethinde önemli rolü olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Geyikli Baba ile ilgili Türkçe yazılmış resmi bir rapor arzı vardır. Arzın sonuna Türkçe bir ilâhî ile iki dörtlük eklenmiştir. Bu belge Türk İslamı, Heterodoks İslam, Türk Aleviliği, Osmanlı erken târihi, ve Türkilili (İran’ın kuzeybatısındaki) ve Afşaryurtlu (İran’ın kuzeydoğusundaki) Türklerin bunlardaki rolü, ayrıca Türkiye’nin Türkili ve Afşaryurt Türkleri ile tarihsel ve güncel bağları açılarından önemli bir belgedir. Bu belgenin Türkiyede yapılan yayınlarında bir kaç kelime hatalı veya eksik okunmuş, bir kaç kelime de okunmamıştır. Makâlemde Hoylu Geyikli Baba Arzının tam ve dakik metinini, yanlış okunan kelimeleri düzelterek ve okunmayan - okunamayan bölümleri okuyarak sunmaktayım.

Abstract

Geyikli Baba was born in the city of Hoy in the located in West Azerbaijan province in Azerbaijan region of Türkili. He was a member of the Vefâiyye Sect, and one of the Turkman Dervish-Gazis who fought against Byzantium during the time of the Ottoman Sultan OrHan Gâzi. He played a significant role in the conquest of Bursa. In the Ottoman Archives of the Prime Ministry of the Republic of Turkey, there is an official report about Geyikli Baba which includes a hymn and couplets of poetry added at the end, all in Turkish. This document is of great importance in terms of Turkish and Heterodox Islams, Turkish Alevism, the early history of the Ottoman Empire, as well as the role of Turkili (Northwest Iran) and Afsharyurt (Northeast Iran) Turks in these, also Turkey's historical and contemporary ties with the Turkili and Afsharyurt Turks. However, despite its importance, some words were misread or not read at all in Turkish publications of this document. In my article, I present the complete and accurate text of Geyikli Baba Arzı, correcting the misread words and reading the previously unreadable parts.

اؤزه‌ت:

تورک‌ایلی‌نین آزه‌ربایجان بؤلگه‌سی‌نین خوی اوروندا (شه‌هه‌ری‌نده) دوغموش گئییک‌لی بابا، عوثمان‌لی خاقانی (سولطانی) اوُر خان غازی دؤنه‌می‌نده بیزانس‌لا اوروش‌لارا (ساواش‌لارا) قاتیلان، بورسانین آلینماسی‌ندا اؤنه‌م‌لی اوینامی (رولو) اولان، وفائیه سوره‌یی‌نه (طریقتی‌نه) باغ‌لی تورکمان درویش – غازی‌له‌رده‌ن‌دیر. تورکییه جمهوریتی باش‌باخان‌لیق عوثمان‌لی ساخلانجی‌ندا (آرشیوی‌نده) خوی‌لو گئییک‌لی بابا ایله ایلگی‌لی سونونا بیر تانری‌دام (ایلاهی) سؤزله‌ری ایله نئچه قوشوق دیزه‌‌سی (شعر بیتی) آرتیریلمیش بیر سالیق‌سوُنو (راپور عریضه‌) واردیر. بو به‌لگه تورک و هئتئرودوکس اسلام‌لار، تورک علوی‌لییی ایله عوثمان‌لی ائرکه‌ن اؤته‌یی (تاریخی)؛ تورک‌ایلی و آفشاریورت‌لو تورک‌له‌رین بونلارداکی اوینامی (رولو)، تورکییه‌نین تورک‌ایلی و آفشاریورت تورک‌له‌ری ایله اؤته‌کسه‌ل (تاریخ‌سه‌ل) و گونجه‌ل باغ‌لاری آچی‌لاری‌ندان اؤنه‌م‌لی بیر به‌لگه‌دیر. آنجاق اؤنه‌می‌نه قارشین، به‌لگه‌نین تورکییه یایین‌لاری‌ندا نئچه کلیمه یانلیش اوخونموش، بیر قاچی دا اوخونامامیش‌دیر. یازقام‌دا (مقاله‌م‌ده) خوی‌لو گئییک‌لی بابا عریضه‌سی‌نین بوتؤو (تام) و سینگ (دقیق) متنی‌نی، یانلیش اوخونان کلیمه‌له‌ری دوزه‌لتیپ اوخونامایان بؤلوم‌له‌ری ده اوخویاراق سونماق‌دایام.

خلاصه:

گئییک‌لی بابا متولد شهر خوی واقع در منطقه‌ی آزربایجان (استان فعلی آزربایجان غربی) در تورک‌ایلی است. او که از درویش – غازی‌های تورکمان منسوب به طریقت وفائیه بود، در عهد سلطان عوثمان‌لی اوُر خان غازی در نبردها با بیزانس شرکت داشته و در فتح بورسا نقش مهمی بازی کرده است. در آرشیو نخست‌وزیری جمهوری تورکیه یک گزارش رسمی در باره‌ی گئییک‌لی بابا وجود دارد که به آخر آن یک الاهی و چند بیت شعر، همه به تورکی، اضافه شده است. این سند از جهات اسلام‌های تورک و هترودوکس، علوی‌گری تورک، تاریخ آغازین عوثمان‌لی، نقش تورک‌ایلی و افشاریورت در این‌ها، هم‌چنین پیوندهای تاریخی و معاصر تورکیه با تورک‌ایلی و افشاریورت حائز اهمیت است. علی رغم این اهمیت، در نشرهای تورکیه‌ای این سند، چند کلمه به اشتباه قرائت شده و تعدادی هم اصلا خوانده نه‌شده است. در این مقاله، متن کامل و دقیق گزارش خوی‌لو گئییک‌لی بابا را، با تصحیح کلمات تاکنون به اشتباه خوانده شده و قرائت کلمات خوانده نه‌شده تقدیم کرده‌ام.









Önsöz

Geyikli (Âhûlu) Baba veya Baba Sultan (1275- 1350), Türkili'nin[1] Azerbaycan bölgesinde, bugüngü Batı Azerbaycan İli’nde bulunan Hoy kentinde[2] doğmuş, Osmanlı Sultanı OrHan Gâzi (1281 –1362) zamanında Bursa'nın fethi (6 Nisan 1326) ve Osmanlı idâresine geçmesinde rol oynamış bir Türkman[3] şeyhtir.

Geyikli Baba Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in atası Ertuğrul Gâzî zamânında Horasanlı Türk Baba İlyas'a mensup Babâi zümrelerle[4] berâber Urum - Rum ülkesine gelerek Bizans’la mücâdele eden Türk - Türkman Derviş Gâzilerdendir. Bunlar 11-13 yüzyıllar arasında İran’ın Türk kuzeybatısı (Türkili), Türk kuzeydoğusu (Horasan ve buraya dâhil Afşaryurt[5]) ve Ortaasya’dan (Türkistan’dan) Anadolu ve Balkanlara geçen Abdal ve Alperenler idiler. Horasan Erenleri, Rum Abdalları v.s. gibi adlarla da bilinen bunların öncüleri Afşaryurt dâhil Horasan’dan Sarı Saltuk, Baba İlyas, Eci (Hacı) Bektaş, Ecim (Hacım) Sultan, Dede Karkın, Kara Ahmed Sultan, …, Türkili’nden Kumral Abdal, Abdal Mûsa, Geyikli Baba, Şeyh Buzağı, Ahi Evren, Merendli Baba, … (ve eski Türküstan’dan[6] Buharalı Abdal Murad vs) idiler. Bizans ülkelerinde İslâmiyeti yaymak için gayret eden Türkili, Afşaryurt - Horasan ve eski Türkistan kökenli Horasan Erenleri - Rum Abdalları, Anadolu ve Balkanların Türkleşmesi ve İslamlaşmasının öncüleri olmuş, bu topraklarda Türk milli kimlik, kültür ve medeniyetinin oluşup biçimlendirilmesinde belirleyici rolleri olmuştur.

Vefâiyye Süreğine (Tarîkatına) mensub Hoylu Geyikli Baba[7] rivâyetlere göre Ulu bir Geyiğe binerek Bursa’nın fethine katılıp, Bursa kuşatması sırasında elinde altmış okka ağırlığında bir kılıçla ordunun ön saflarında çarpışarak orduya yol açmış, savaş sırasında olağanüstü kahramanlıklar göstermiş ve Kızıl Kilise (Kemâliye) adlı bir bölgeyi kendi dervişleriyle feth etmiştir.

Menkıbelerde adının Hasan, Mehmed ve ya Ulvî olduğu, ancak dağlarda geyiklerle dolaştığı, geyikleri binek olarak kullandığı[8], geyiklere hükm etme kerâmeti gösterdiği için kendisine Geyikli Baba dendiği zikr edilmiştir. Menkıbelerde ayrıca, yine Hoylu ve yaşıtı - çağdaşı olan Abdal Mûsa’nın kendisine bir od (âteş) parçasını pamuk içerisine koyarak göndermesine karşılık, Geyikli Baba'nın da Abdal Mûsa’ya bir kâse içerisinde geyik sütü yolladığı anlatılır.

Anlatılara göre, Hoylu Geyikli Baba, Bursa’nın fethinden sonra İnegöl civarındaki dağlarda geyikler ve diğer vahşi hayvanlarla iç içe yaşamış, kendisini insanlardan tecrid ederek münzevi bir hayat sürmüştür. OrHan Gâzi’nin, Ulu (Keşiş) Dağ'ın doğu eteklerinde Bursa'nın Kestel ilçesine bağlı Babasultan köyünün bulunduğu yerleri kendisine vakıf alanı olarak bağışlamasından sonra, burada yerleşerek dergâhını kurmuştur.

Hoylu Geyikli Baba 1350 yılında İnegöl yakınlarında vefat edip oraya defnedildi. OrHan Gâzi tarafından kabri üzerine türbe yaptırıldı. Sonradan yine OrHan Gâzi tarafından türbe yanına bir câmi ve dergâh ilâve edildi. Babasultan köyünde yer almakta Geyikli Baba Külliyesi 1950den sonra yeniden restore edilip, onarıldı.

BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ’NDEKİ ARZ

Hoylu Geyikli Baba hakkında târîhi kitaplar ve menkıbelerde kerâmetleri ve yaşam öyküsünü içeren çok sayıda rivâyet vardır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde de Bâbâî şeyhlerine âit 11 varaklık bir defterde Hoylu Geyikli Baba ile ilgili iki varaklık bir belge bulunmaktadır. (BOA, Ali Emîrî Tasnifi, Mûsâ Çelebi, nr. 1). XIV.-XV. yüzyıllara âit olduğu anlaşılan ve sonuna bir ilâhî sözleri ile bir kaç koşuk dizesi eklenmiş olan bu belge, muhtemelen 1403’te Tîmûr’un verdiği beratla Bursa’da kısa bir süre Osmanlı tahtına oturan Mûsâ Çelebi’nin Bursa’daki nâibi ya da sübaşısı, ya da bölgeye tâyin ettiği yöneticilerden biri tarafından Mûsâ Çelebi’ye hitaben düzenlenmiş bir arzdır.

Arzın ilk paragraflarında Hoylu Geyikli Baba’nın Ulu Geyik’e binerek, Bursa’nın fethine katıldığı, savaşta kestâne ağacının kendisini koruduğu, kerâmet yoluyla haram olan arakı ve şerabı helâl olan yağ ve bala çevirdiği, pamuğun içine tutuşmadan od (ateş) koru koyduğu anlatılır. Arzın sonunda Mûsâ Çelebi’nin, bir av sırasında Geyikli Baba türbesindeki Geyikli Baba ve Balım Sultan sandukalarının üzerindeki örtülerin yenilenmesi, türbeye bazı hayvanlar ve toptan yemek malzemesi satın alındığı, ve türbede kurban etinden yoksullara yemek dağıtma geleneğinin ihyâsı buyruğunun yerine getirildiği bildirilmiştir.

Orijinal Arzda bulunan eksiklikler ve hatalar

1-Arz iki varakın ön ve arkası yüzlerinde, toplam dört sayfada yazılmıştır. İlk varakın alt bölümü, ve ikinci varakın üst bölümü kesiktir. Dolayısıyla buradaki yazılar, başlık ve satırlar düşmüştür.

2-Elyazmada yazıcı bazı kelimelerin üzerlerini çizip karalamış, bir kaç kelimeyi de  satırların üstüne eklemiştir. Yazıcının karaladıklarını  tırnak arasında eksi (-) ile, ve daha sonra eklediyi kelimeleri tırnak arasında artı (+) ile,  (benim artırdığım sonekler ve kelimeleri de [ ] ile) gösterdim.

3-Yazıcı bazı kelimleri ikiye bölerek ilk bölümlerini satırın sonunda ve ikinci bölümlerini gelecek satırın başında yazmıştır. Örneyin:  Dilersen → diler sen, kendünün → kendü nün, Babanın → Baba nın, gelmişdir → gelmişdi r, kendüye → kendü ye, nazarlarına → nazarları na, humayunuzda → humayu nuzda, ederken → eder ken, ... bunun gibi bir yerde “edermiş” kelimesini de ikiye bölerek ilk “eder” bölümünü satırın sonunda yazmış, ancak öteki satırın başına ikinci “miş” bölümünü yazmak yerine, bütün “edermiş” kelimesini yazmıştır. Dolayısıyla “eder edermiş” gibi yazılan bölüm, yazıcı hatası ve doğrusu tek kelimeli “edermiş”tir.  

Yanlış Okunan Ve Okunamayan Kelimeler

BOA arzı Türk İslamı, Heterodoks İslam, Tasavvuf, Gulat akımları, Türk Aleviliği ile Osmanlı erken târîhi açılarından olduğu kadar, İran, Türkilili ve Afşaryurtlu Türklerin bütün bunlardaki rolü, izi ve târîhi, ayrıca Türkiye - Türkili Türkleri ve Türkiye - Afşaryurt Türkleri bağlarının ve etkileşimlerinin târîhi, ve bunların biri biriyle yeniden tanışmasını sağlama[9] açılarından da önemli bir belgedir.

BOA arzını Türkiye’de ilk kez târihçi Ahmed Refik 1921 (1337) yılında İkdam Gazetesinin iki sayısında (9 Nisan Cumartesi, sene 28, sayı 8647, sayfa 3 ve 8 Aralık Perşembe, sene 29, sayı 8883, sayfa 3) yayınlamıştır. Ondan sonra da günümüze dek bu arzla ilgili çok sayıda inceleme, araştırma ve tanıtma yazısı (Hilmi Ziyâ Ülken, Abdülbaki Gölpınarlı, Irène Mélikoff, Ahmet Yaşar Ocak .....) yayınlanmıştır.

Arzın önemine rağmen, Türkiyedeki yayımlarında yirmiye yakın kelime hatalı okunmuş  veya okunmamıştır. Bunlara ek olarak Arzın elyazmasında yazıcı tarafından yapılan bir kaç yanlışlık da bulunmaktadır. Aşağıda arzın tashih edilmiş metnini, yanlış yazılan ve okunan kelimeler düzeltilerek ve on beşe yakın okunmamış kelime okunarak, vermekteyim.

ARZ İLE ŞİİRLERDE DÜZELTMELER

Yanlış/Sorunlu

Doğru

Ceng eder edermiş

Cengini edermiş

Bu nev’ile iletmiştir

Bu nev’le alınmıştır

Verdiklerinde/dediklerinde Merhum Orhan Padişah

Vardıklarında Vezîre, Merhûm OrHan Pâdişah

Â’lâ zerde

Ala zerde

Yeri verin

Yeri, ve adamlarını bize hizmetkârlığa icâze, verin

Irakı

Arakı

Altında yanık

Altında yanan

Cevap edip

Cevap aytıp

Her kim pilav zerde

her kim pilâv-ı zerde

Bende sâkin olsun

Bunda sâkin olsun

Üç mut un yufka

Üç mut un-i yufka

Gönderdiğiniz otile

Gönderdiğiniz örtüyle

Kara ki

Karangı, karangu (Karañı, Karañu)

Alacakar döşenir

Alçaklara döşenir

Şu dünyadan usanır

Şu dünyadan bursanır

Gördükleyin o sanır/usanır

Gördüceğin evsenir

Kafesten boşanır

Kafadan buşanır

Sırça gibi yasanır

Sırça gibi ha sınır

Bir dem … gönül

Bir dem (olur, meyyit?) olur bu gönül

[Okunmamıştır]

Yâr-ı nigâr

HOYLU GEYİKLİ (XOYLU GÉYİKLİ) BABA SULTAN ARZI

1275 Hoy (Xoy), Azerbaycan, Türkili- 1350 İnegöl, Bursa, Türkiye

Kutb ul-Ârifîn Şeyh Geyikli Baba Hoy’dan gelmiştir. Ulu Geyik’e binip gelmiştir. Geyikler kendiye musahhar imiş. Gelip İnegöl’de mekân tutmuş.

(+Merhûm Sultan) OrHan Pâdişah Hazretleri’nin [Bursa] fethinde, merhûm OrHan Pâdişah ol kıyıları[10] feth ederken, Kutb ul-Ârifîn Şeyh Geyikli Baba dahi, ol cânibde üçyüz altmış kapılı bir kilise va[r]miş, “Kızıl Kilise” demekle meşhûr imiş, ol kiliseyi kendileri feth etmişler. Cenk ederken, bir kestâne ağacı va[r]mış, Cengini edermiş[11], ol kestâneye vardıkta, ol kestâne yarılıp, Baba’yı saklar imiş. Kâfirler arar bulumazlar imiş. Sabah gene çıkıp kâfirlerle cenk ederdi. Erenlerle [Kızıl Kilise] bu nev’le alınmıştır.

O[l] zamanda Hazret-i OrHan Pâdişah’a şeyle haber vermişler ki: “Hoy’dan bir er gelip, Ulu Geyik’e binip, Kızıl Kilise’yi aldı” diyü, cevap vermişler. Vardıklarında (-vezîre), merhûm OrHan Pâdişah “Baba meyhordur” diyü, iki yük arakı ve iki yük şarap gönderip.

Baba dahi yanındakı Balım Sultan’a ......... ......... ....... ......... ......... ........... [12] cevap verip: “Pâdişah bize iki yük bal ve iki yük yağ göndermişler” diyü, bir kaz[g]an getirtip, âteş yaktırıp, kaynattırıp, içine pirinç koyup. Ala zerde olup, getiren adam[ın] nazarında ve hem anınla biraz zerdeden Pâdişah’a gönderip, ve hem altında yanan âteşden biraz kor bir panbuk içine koyup, Pâdişah’a göndermiş.

Pâdişah anı görüp, bî-ihtiyâr nazarlarına varıp. Anlar dahi “Gâibden taâm” getirip[13] ziyâfet etmişler. Musâhabette Baba’ya Pâdişah Hazreti: “Bizim dahi bir eserimiz olsun. Ne dilersen vereyim. Gözün[ün] baktığı yeri vereyim” demiş. Anlar dahi: “Benim gözüm çok yere bakar. Ve illâ, benim feth etticiğim yeri (-ve adamlarını bize hizmetkârlığa, icâze)[14] verin” diyip, Pâdişah Hazreti dahi iki pâre kendinin feth ettiği köyü anlara vakf etmiştir.

Ol vakf olan köyler[in] mahsûlünden Baba’nın [dergâhı] üzerinde omaç şorbası pişip, âyende ve revende ve fukarâya bezl olunur. Baba beyle cevap aytıp: “Her kim Baba şorbasını ister[se], bunda sâkin olsun. Ve (+her) kim[15] pilâv-i zerde ve nefâyis isterse, Tahtalıköy’e gitsin”. Ol zamanda Bursa’ya “Tahtalıköy” derler imiş.

Ve dahi

Şikâr-i humâyûnunuzda buyurduğunuz (+Geyikli Baba’nın ve Balım Sultan’ın) örtüsü tecdîd olup; kırk kazgan keşkek, üç tâne sığır[16], ve üç mut un-i yufka, ve on kazgan pilav, ve on koyun [Türbeye satın alınıp?]; dahi kurban [töresi] ihyâ olmuştur. Gönderdiğiniz ö[r]tüyle .......... .

***

[Kesilmiş Başlık][17]

[Bir dem olur]

Bir dem olur al çiçekli yaz olur

Bir dem olur hazân olur, güz olur

Bir dem olur ay aydın gündüz olur

Bir dem karangı gece olur şu gönül

Bir dem olur can kafadan buşanır

Bir dem olur neyi görse üşenir

Bir dem olur alçaklara döşenir

Bir dem dağlardan yüce olur şu gönül

Bir dem olur şu dünyadan bursanır[18]

Bir dem olur gördüceğin evsenir

Bir dem olur sırça gibi hâ sınır

Bir dem (ölür, meyyit?) olur şu[19] gönül

**

[İki Koşuk][20]

[Yâr-ı Nigâr[21]]

Erilmez yâra bî-yâr olmayınca

Cihânın halkı ağyâr olmayınca

Hakikat âlemine yol varılmaz

Bu mülkten küllü bîzâr olmayınca

*

Gel gidelim Şirvan’a[22],

Derman arayı cana

Derman bulunmaz imiş,

Yârinden ayrılana

Mühimmetler[23]

AÇIKLAMALAR

A. Arapça

F. Farsça

Özel adlar ve unvanlar

Hoy:خوی  Türkiye sınırından 55 kilometre uzaklıkta olan, Türkili’nin Azerbaycan bölgesinde Batı Azerbayan İli’nde Türküstan lakaplı kent. Arzda Geyikli Baba’nın Hoy’dan gelmesinin söylenmesi, aynı zamanda onun Türk olduğuna vurgudur.

Şirvan:شیروان  Kafkasya Azerbaycanı’nda bulunan, şifalı doğal bitki ve mineralleri ve Geleneksel Bitkisel Şirvan Merhemi’yle ünlü bir kent. Şiirde de derman ve şifa bulmak için Şirvana gidelim deniyor.

OrHan/UrHan اورخان: bu adın kökeni belirsizdir. Adın ilk bölümünü Or, Ör veya Ur, Ür olmasına göre, farklı anlamları olabilir:

Or/Ur Han: hendek beyi, şehir hâkimi, kentin yöneticisi. Ur, Or: 1-Çukur, derin çukur, hendek, siper, su yolu, kuyu 2-hendekle çevrilmiş kale, çevresinde handak kazılmış şehir, önünde hendek olan istihkâm, 3-şehir, kasaba, köy, 4-şehir ve kale vîrânesi.

Ur Han: güçlü ve becerikli, yetenekli Han. Moğolca Ur kelimesi mâhir, uzman, uz kişi, güçlü, yetenekli, becerikli anlamında, ve Türkçe Uz kelimesiyle kökendeştir. Umak fiilinden: gücü ve kudreti olmak: U + r → Ur. (yaşa + r → yaşar, oku + r → okur gibi.

Or/Ur/Ör/Ür Han: yüce, yüksek ve ağar olan Han, taht sâhibi. Or, Ur, Ör, Ür: 1-yüksek, yüce, ağar kimse, 2-tepe, dağ, 3-yüksek ve müstahkem yer, toprak tabya, burç, 4-. yer, 5-taht (Pâdişah tahtı anlamında olan Orung-Oruñ, Ornuk, Ornak kelimelerinin kökeni). Bir görüşe göre Ural dağlarının adı Başkırtçada yükseklik ya da yüksek yayla anlamı olan Ür kelimesinden gelir. 

Or Han: Uç beyi, sınır Hanı. Or: sınır, had, serhad.

Balım بالیم: çok sevilen kimse, sevgili için kullanılan bir hitap. Bu anlamda olan Balım kelimesi için iki Türkçe kökenleme önerilmiştir:

1-Bal بال (arı balı, tatlı şey, bitki özü) + ım (tahbip soneki, sultanım, hanım, dedem, ağam, ecim, eyem, terim/tengrim … gibi). Balım: tatlım, canım, şekerim, sevgilim. (Türkçedeki Bal kelimesi Çince [mi] kelimesinden, o da Hint Avrupa dillerinden olan ölü dil Batı Toharcadan alıntıdır).

2-Bala بالا (çocuk, yavru, uşak, çağa) + ım (tahbip soneki, ya da birinci şahıs tekil iyielik soneki). Balam → balım:  deyerlim ve sevilenim. Bala kelimesi tek başına da (Bala, Bale, باله) Tasavvufta bir ünvan ve Dede, Ata, Baba, Pir, Şeyh, Hoca, ...ya eşanlamlı olarak kullanılmıştır (Rabia Bala Hatun, Osman Gâzî’nin eşi ve Ede Balı’nın kızı). Bala bugün de Azerbaycanda adlardan önce yada sonra kullanılır: Ağabala, Hacıbala, Balakişi, ...

Balım (Ar.):بالیم  tarikat şeyhleri, özellikle Bektâşî dedelerinin unvanı. Kardeş, Çok sevgili, samimi arkadaş. Bu anlamda olan Balım kelimesi Arapça-Türkçe kökenlidir: Bâl + im (tahbip soneki), yada Bâlî + im (Türkçe birinci tekil şahıs iyelik eki).

Bâlî – Balı (Ar.): بالی deyerli, kıymetli, yüksek konumlu şahış, ulu kişi, yüce, ulvî, gönlü yüce, en iyisi, klas; kardeş, büyük erkek kardeş, içten arkadaş. Bâlî: Bâl + î (Arapça birinci tekil şahıs iyelik eki). Bâl kelimesinin kökeni, anlamı iye, sâhip, hunkâr, ağa olan semitik Baal - Baʿal (Arapça: بعل, İbrânîce: ַּעַל) kelimesidir. Bu kelime antik çağlarda Kuzey Batı Semitik dillerde fırtına ve verimlilik, doğuranlık tanrıçasının adı idi[24].

Sözcükler

...in üzerinde: ... ile ilgili olan. Baba’nın üzerinde: Baba ile ilgili [türbede]

An: نآ Farsça zamir, Türkçe Ol - On’un yerini almıştır. Eski Türkçe Ol iki deyişime uğramıştır:

1- İlk önce On, daha sonra Farsça An’ın etkisiyle An olmuştur (anlar).

2- Zamanla – belki de Farsça Û ya benzetilerek - l harfi düşüp O olmuştur.

Ala Zerde (T. + F.): 1-karışık renkli zerde pilavı 2-Safran veya sarıkök (zerdeçal) ile tatlı – şekerli olarak pişirilmiş pilav.

Ala: 1-kızıla çalan parlak konur renki, kızıl ile kara arası bir boya, 2-renkârenk, çilli, karışık renk. Örnekler: ala kırmız, Alabalık, Alageyik, Alaca, Ala bula, .... Arzda eski metinlerde bazen görüldüyü gibi, Türkce Ala (آلا), E’lâ (اعلا) biçiminde yazılmıştır.

Arakı: Arak عرق . Günümüz Türkiye Türkçesinde Rakı. Ayran, Ayak (kadeh), ve Moğolca Ayrak (kımız), Arıka (Ortaasya’da damlatılmış kımız, alkollü içecek), Tunguzcada Ayara. mastarı vs. ile kökendeş olabilir.

Arayı: Araya, Arayarak, aradığından, aradığı için. İ ve E, fiilden bağlaç yapan soneklerdir. Aramak → Arayı, Ötgürmek → Ötürü, Takmak → Dahi, gelmek → Gelü, dimek → Diye, ötmek → Öte, görmek → Göre, ilmek → İle, ....

Arz (Ar.):عرض  Yazılı ya da sözel olarak yüksek makama bilgi verme, bildirme, anlatma, söyleme

Âyende ve revende: (F.)آینده و رونده  gelen ve giden

Aytmak: 1-söylemek, demek, bildirme veya uyarı için anlatmak, 2-Ayıtmak biçimine 13-14.cü yüzyıllardan önce yanıtlamak, cevap vermek

Bal: Çince [mi] kelimesinden, o da Hint Avrupa dillerinden olan ölü dil Batı Toharcadan alıntıdır.[25]

Bulumaz: bulamaz. Bul ile Umaz fiili birleşmesi: Bul + Umaz → bulumaz → bulamaz

Bun: bu, eski Bol zamîri zamanla bun ve bu biçimlere dönüşmüştür.

Bunda: bu yerde, burada

Bursanmak: beyenmemek, küçük görmek, az bulmak

Buşanmak: üzülmek, üzüntü duymak, hüzünlenmek, gussalanmak, gamlenmek (Buşmak: Zarar gelmek, üzülmek, kızmak, darılmak, darıkmak,  incinmek, sıkılmak, bıkmak. Buradan buşman ve buşu: acı, tasa, üzünü. Moğolca Buqsa, buqsi, buqşi ile kökendeştir).

Cenk: savaş, vuruşma. Türkman lehçelerinde ceng, ceñ. Çince Zhàn kelimesinin (Basit Çincede , geleneksel Çincede ) Türkçe telaffüzü. İlkin anlamı süngülü nacak ve balta, bunlarla vuruşmak, baltalı kargı ile savaşmak idi. Daha sonralar genel savaş anlamını kazanmıştır. Çince Zhàn kelimesinin ikinci bölümü olan tek başına hançer baltasına benzer bir tür kargı (sırıklı ve gönderli silah) anlamındadır. Benzer kelimeler Zhēng (): uzun süreli bir saldırıya çıkmak, birliklere saldırmak veya asker toplamak, ve Zhàn Zhēng (戰爭): savaş veya çatışma anlamındadır. Cenk kelimesi, savaş ve askerî alanda çok eski dönemlerde Türkik guruplarca Ortaasyadaki İranik dillere ve bu arada Turfân ve daha sonra Tacikçe, Derice ve Farsçaya giren sayısız Türkçe-Altayik kelimelerdendir.

Cevap (Ar.):جواب  Arzda iki bileşik fiilde cevap kelimesi kullanılmıştır: “Cevap ayıtıp”, “Cevap vermişler”. Bunların ikisi de söylemek anlamındadır. Ayıtmak fiili ondördüncü yüzyıla kadar soruyu yanıtlamak ve cevaplamak anlamında idi. Bu dönemden sonra Aytmak biçimine dönüşüp söylemek anlamını kazandı. Arzda yazıcı Türkçede Ayıtmak fiili anlamının cevap vermek’ten söylemek’e değişmesinden etkilenerek, Arapça Cevab’a da, söylemek anlamını yüklemiştir.

-diceyin: -diyini. Sevdiceyin: sevdiyini, gördüceyin: gördüyünü

Diyü: diye, diyerek, diyildiyinden, diyildiyi için.

Evsinmek: evi benimsemek, kendi evi sanmak, yabancılık çekmemek, alışmak, ısınmak, yavışmak (üns tutmak)

Gâip: (A.)غائب  görünmez ve bilinmez evren

Geyikli: geyik yiyesi, Türkilinin Muğan ovasında yaşayan ve Anadolu’dan gelme büyük bir Şah’ı Seven boyunun adı. İzmir ilinde Geyikli adlı bir ilçe vardır.

Gördüceyin: gördüyünü

Ha sınır: durmadan dağılır, ara vermeksizin sınır, sürekli bir biçimde kırılır.

Ha, Hâ: ara vermeksizin, sürekli biçimde, durmadan, ara vermeden yinelenen (Ha bire: durmadan, sürekli olarak tekrarlanan; ha babam yağıyordu: sürekli bir biçimde, hiç ara vermeksizin, hiç durmaksızın yağıyordu; Git ha git: uzayıp giden iş)

Kafadan (A. + T.): baştan, akıl ve düşünceden

Karangıقارانقی : Qarañı, Qaranqu, Karangu, kapkara. Kara (Türkçe) + -ñgu (Moğolca ek). Bugün Türkilide (Hoy, Urmu, Zengan, Çaroymaq-Marağa, Şahısévenler-Kum, ...) Karanlık anlamında Qaranquluqقارانقولوق  (Karanguluk) kelimesi de yaygındır.

Kazgan: qazqan, kazan

Keşkek: (F.)کشکک  iyice dövülmüş et ve yarmayla yapılan bir yemek

Kestâne ağacı: (Yunanca + Türkçe) Hestnut, Castanea

Kıyı: deniz kırağı, sâhil

Külli: (A.):کلّی  büsbütün, barçası, tükeli, tümüyle, tamamen, bütün.

Meyhor: (F.)می‌خور  çakırcı, içkici

Meyyit: (A.)میّت  ölmüş, ölü, ölünün bedeni, Türkçesi Cemdek

Mut: kırk kiloluk tahıl ölçeyi. Türkman lehçelerindeki onbeş kilo ölçeyi Put ile bağlantılı olabilir.

Nefâyis: (A.)نفائس  nefîs’in çoğulu, burada lezzetli ve güzel yemekler

Nigâr: (F.)نگار  sevgili, güzel yüzlü sevgili, dilber, mâşûk, mahbûb, put, sanem

Od: ateş, yandıran nesne

Omaç: Oğmaç, Omaş, Umaç, ... una su katılarak yapılan bulamaç ve çorba. Yağ, un, tuz karışımından yapılan ekmek, nohut büyüklüyünde yapılan hamur topağı. Oğmak fiilinden.

Pilav: bir çeşit düyü (pirinç) yemeyi. Pilav kelimesinin kökeni sanskritçe pulāka (पुलाक), ve anlamı haşlanmış bir yumru düyü (pirinç), dipkökeni ise Dravid dilleridir[26]

Pirinç: (F.) Farsça برنج kelimesinin Türkçesi Düyü, eski Türkçede Tuturgan’dır. Kökeni Sanskritçe Vrīha veya Vrīza, bunların da kökeni Dravid dillerindeki *Warinci.

Sırça: Sırıçqa, şîşe, cam, camdan yapılmış nesne. "Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz" atasözünde de bu şiire benzer biçimde gönlün sırça - cam gibi kırılgan olduğu vurgulanır.

Şorba: İranik Partça “Şor” (tuzlu) + İranik Parsig dilinden “Ba” (güveç, lapa, kaşık eti). Çorba Türkçeleşmiş biçimidir.

Üşenmek: isteksiz davranmak, erinmek, üzülmek, tedirgin olmak

Ve illa: (A.)واِلّا  yoksa, olmazsa, mecbur olunduğu takdirde, aksi takdirde

Yâr: (F.)یار  dost, muhibb, sevgili, içten ve dürüst arkadaş, çin yoldaş

Yâr-ı Nigâr: (F)یارِ نگار  resim gibi güzel, tapınılacak denli güzel olan sevgili

Yufka: yuka

Zerde: (F.)زرده  safran, sarıkök (zerdeçal) ile tatlı, şekerli olarak pişirilmiş sarı renkli pilav

Arzda bulunan başka Arapça-Farsça sözcükler: Ateş, adam, panbuk, padişah, hazret, ziyafet, musâhebet, pâre, hizmetkarlık, tahta, şikar, Şeyh, baba, ... 

خوْی‌لوُ گئییک‌لی بابا عرضی

[١٢٧٥، خوی، آزه‌ربایجان، تورک‌ایلی – ١٣٥٠ اینه‌گؤل، بورسا، تورکییه]

مئهران باهارلی

قطب‌العارفین شیخ گئییک‌لی بابا «خوْی»‌دان گه‌لمیش‌دیر. اوُلو گئییکه بینیپ گه‌لمیش‌دیر. گئییک‌له‌ر که‌ندی‌یه مسخّر ایمیش. گه‌لیپ «اینه‌گؤل»‌ده مکان توُتموُش.

(+مرحوم سولطان) اوْرخان پادشاه حضرت‌له‌ری‌نین [بوُرسا] فتحی‌نده، مرحوم اوْرخان پادشاه اوْل قێیێ‌لارێ فتح ائده‌رکه‌ن، قطب‌العارفین شیخ گئییک‌لی بابا داخێ، اوْل جانب‌ده اۆچ‌یۆز آلتمێش قاپێ‌لێ بیر کیلیسه وا[ر]مێش، «قێزێل کیلیسه» دئمه‌ک‌له مشهور ایمیش، اوْل کیلیسه‌یی که‌ندی‌له‌ری فتح ائتمیش‌له‌ر. جه‌نگ ائده‌رکه‌ن، بیر که‌ستانه آغاجێ وا[ر]مێش، جه‌نگی‌نی ائده‌رمیش، اوْل که‌ستانه‌یه واردێق‌دا اوْل که‌ستانه یارێلێپ، بابایێ ساخلار ایمیش. کافرله‌ر آرار بوُلوُمازلار ایمیش. صباح گه‌نه چێخێپ، کافرله‌رله جه‌نگ ائده‌ردی. ائره‌ن‌له‌رله [قێزێل کیلیسه] بوُ نوع‌له آلێنمێش‌دێر.

اوْ[ل] زمان‌دا حضرتِ اوْرخان پادشاه‌‌ا شئیله خبر وئرمیش‌له‌ر که: «خوْی‌دان بیر اه‌ر گه‌لیپ، اوُلوُ گئییک‌ه بینیپ، قێزێل کیلیسه‌یی آلدێ» دییۆ جواب وئرمیش‌له‌ر. واردێق‌لا‌رێ‌ندا (-وزیره) مرحوم اوْرخان پادشاه‌ «بابا می‌خوْردوُر» دییۆ، ایکی یۆک آراقێ و ایکی یۆک شراب گؤنده‌ریپ. [گئییک‌لی] بابا داخێ یانێ‌نداکێ بالێم سولطان‌ا [..... ..... ..... ..... ..... .....] جواب وئریپ: «پادشاه بیزه ایکی یۆک بال و ایکی یۆک یاغ گؤنده‌رمیش‌له‌ر» دییۆ، بیر قاز[ق]ان گه‌تیردیپ، آتش یاخدێرێپ، قایناتدێرێپ، ایچی‌نه بیرینچ قوْیوُپ، آلا زرده اوْلوُپ. گه‌تیره‌ن آدام[ێن] نظری‌نده و هم آنێن‌لا بیرآز زرده‌ده‌ن پادشاه‌ا گؤنده‌ریپ و هم آلتێ‌ندا یانان آتش‌ده‌ن بیرآز قوْر بیر پانبێق ایچی‌نه قوْیوُپ، پادشاه‌ا گؤنده‌رمیش. پادشاه آنێ گؤرۆپ، بی اختیار نظرله‌ری‌نه وارێپ. آن‌لار داخێ غایب‌ده‌ن طعام گه‌تیریپ ضیافت ائتمیش‌له‌ر.

مصاحبت‌ده بابایا پادشاه حضرتی: «بیزیم داخێ بیر اثریمیز اوْلسوُن. نه دیله‌رسه‌ن وئره‌ییم. گؤزۆن[ۆن] باخدێغێ یئری وئره‌ییم» دئمیش. آن‌لار داخێ: «به‌نیم گؤزۆم چوْخ یئره باخار. و الّا به‌نیم فتح ائتدیجیییم یئری، (-و آدام‌لا‌رێ‌نێ بیزه خدمت‌کارلێغا، اجازه) وئرین!» دیییپ. پادشاه حضرتی داخێ ایکی پاره که‌ندی‌نین فتح ائتدییی کؤیۆ آن‌لارا وقف ائتمیش‌دیر.

اوْل وقف اوْلان کؤی‌له‌ر[ین] محصولوُندان بابانێن [درگاهی] اۆزه‌ری‌نده اوْماج شوْرباسێ پیشیپ، آینده و رَوَنده و فقرایا بذل اوْلوُنوُر. بابا بئیله جواب آیدێپ: «هر کیم بابا شوْرباسێ‌نێ ایسته‌ر[سه]، بوُن‌دا ساکن اوْلسوُن. و (+هر) کیم پیلاوِ زرده و نفایس ایسته‌رسه، تخته‌لی‌کؤی‌ه گئتسین». اوْل زمان‌دا بوُرسایا «تخته‌لی‌کؤی» دئرله‌ر ایمیش.

و داخێ:

شکارِ همایونوُنوُزدا بوُیوُردوُغوُنوُز (+گئییک‌لی بابانێن و بالێم سولطانێن) اؤرتۆسۆ تجدید اوْلوُپ؛ قێرخ قازقان که‌شکه‌ک، اۆچ دانه سێغێر، و اۆچ موُت اوُنِ یوُفقا، و اوْن قازقان پیلاو، و اوْن قوْیوُن [توربه‌‌یه ساتین آلینیپ؟]؛ داخێ قربان [تؤره‌سی] احیاء اوْلموُش‌دوُر. گؤنده‌ردییینیز اؤ[ر]تۆیله [..... ..... ..... ..... ..... .....].

***

[باش‌لیق که‌سیلمیش‌دیر]

[بیر دم اولور]

بیر دم اوْلوُر آل چیچه‌ک‌لی یاز اوْلوُر

بیر دم اوْلوُر خزان اوْلوُر، گۆز اوْلوُر

بیر دم اوْلوُر آی‌آیدێن گۆندوُز اوْلوُر

بیر دم قارانقێ گئجه اوْلوُر شوُ گؤنۆل

*

بیر دم اوْلوُر جان قافادا‌ن بوُشانێر

بیر دم اوْلوُر نه‌یی گؤرسه اۆشه‌نیر

بیر دم اوْلوُر آلچاق‌لارا دؤشه‌نیر

بیر دم داغ‌لاردان یۆجه اوْلوُر شوُ گؤنۆل

*

بیر دم اوْلوُر شوُ دۆنیادان بوُرسانێر

بیر دم اوْلوُر گؤردۆجه‌یین ائوسه‌نیر

بیر دم اوْلوُر سێرچا گیبی ها سێنێر

بیر دم (اؤلۆر میّت؟)‌ اوْلوُر شوُ گؤنۆل

**

یارِ نگار

ائریلمه‌ز یارا بی یار اوْلمایینجا

جهان‌ین خلقی اغیار اوْلمایینجا

حقیقت عالمی‌نه یوْل واریلماز

بوُ مُلک‌ده‌ن کلّی بی‌زار اوْلمایینجا

*

گه‌ل گئده‌لیم شیروان‌ا

درمان آرایی جانا

درمان بوُلوُنماز ایمیش

یاری‌ندان آیریلانا

*

مهمت‌له‌ر

[سون]


[1] TÜRKİLİ (تورک‌ایلی): İran’ın kuzeybatısında Türklerin (Batı Oğuzların) bitişik ve çoğunluğu oluşturarak yaşadıkları geniş bir alan ve etnik - milli bölgedir. Türkili’nin yarısı Azerbaycan bölgesinde, öteki yarısı ise geçmişte Irâk-i Acem, Cibal, Ali Şükür Bey, .... adlandırılan bölgeye dâhildir.

[2] HOY (Xoy, Khoy,خوی ): Van hizasında Türkiye sınırından yaklaşık 55 kilometre uzaklıkta olan HOY, Türkili’nin Azerbaycan bölgesinde bütünüyle Türkleşen ilk kentlerdendir. Bu yüzden de târihi kaynaklarda “Türkistan-i İran” diye adlandırılmıştır. Hoy, Türkili ve Azerbaycan bölgesinden başka, Türkiye târihi açısından da eşsiz bir öneme sâhiptir. Alp Arslan 1071 yılında Bizans - Rum’a yürümek için Türk orduları üsünü Hoy’da konuşlandırmıştı. Türkiye’de Türk milli kimliğinin temellerini oluşturan bir çok oluşum Hoyla bağlantılıdır. Bektâşi tarîkatının kurucusu Abdal Mûsa, ve Anadolu’da Âhîlik kurumunun pîri sayılan Âhî Evren ikisi de Hoy kentindendirler. Bâzi rivayetlere göre Tebrizli Şems’in mezarı Hoy’dadır. Pir Sultan Abdal da kendi soyunun Hoy’dan geldiğini söylemiştir ….

[3] TÜRKMAN (Turcoman, تورکمان، ترکمان): Hazar Denizi batısındaki (özellikle İran, Kafkasya ve İrak-Suriye’de) Batı Oğuzların târîhi ve boy altgruplarının ismi. TÜRKMEN (Turkmen) ise Hazar Denizi doğusundaki Doğu Oğuzların çağdaş etnik - milli adıdır.

[4] خوراسانلی ده‌ده ایلیاس‌دان تورک‌جه بیر رسالهHorasanlı Dede İlyas’dan Türkçe bir risâle

http://sozumuz1.blogspot.com/2017/08/blog-post_14.html

[5] AFŞARYURT (آفشاریورت): İran’ın kuzeydoğusunda târihi Horasan bölgesinde Türklerin (Batı Oğuzların) bitişik ve çoğunluğu oluşturarak yaşadıkları geniş bir alan ve etnik - milli bölgedir. Afşaryurt’un batısında Hazar Denizi’nin güneydoğusuna bitişik, başka bir Türkik halk olan Türkmenlerin (Doğu Oğuzların) çoğunluğu oluşturarak yaşadıkları başka bir etnik - milli bölge “TÜRKMENYURT”, FarsçasıTÜRKMENSAHRA” vardır.

İRAN’DA BULUNAN TÜRKİK MİLLETLER, YURTLARI, VE BUNLARIN ÖZADLANDIRMALARI İLE MİLLİ BAYRAKLARI

https://sozumuz1.blogspot.com/2022/06/iranda-bulunan-turkik-milletleri.html

[6] Eski Türkistan: Ortaasya ve Çinde bulunan Türkistan demektir. Bazı kaynaklarda İrandaki Türk bölgeleri, ve bu arada Türkili ve özellikle Batı Azerbaycan bölgesi de Türkistan adlandırılmıştır. Bunlar Ortaasyadaki Türkistanla karışmamak için bazen Yeni Türkikstan adlandırılır.

[7] Vefâiyye Süreyi’nin Babâiler kolunun kurucusu sayılan Horasanlı Baba İlyas’ın başlattığı Bâbâi Hareketi, bir öncü Sofu ve Bâtınî akım olarak sonraki yüzyıllarda Anadolu ve Türkili’nde ortaya çıkan çok sayıda Rafızî ve Gulat toparların oluşmasına zemin hazırlamış, arda ve ardılları tarafından Abdallar Fırkası, daha sonra Bektâşiyye Süreyi, Karakoyun(lu) Aleviliyi ve en son da Kızılbaşlık adı verilen aşırıcı - Gâli siyâsi akım ve grupların oluşması ile sonuçlanmıştır.

[8] “Âhuya süvar oldukları cihetten bu nâmla iştihâr bulunmuşlardır. Bilâd-i Acem’den Hoy’da mütevellîd olmuşlardır”. Hoca Saadeddin, Tâc-üt Tevârih, C II, İst. 1279, s. 406

[9] Türkiye’de İran’da yaşamakta olan Türk halkı ve onun yaşadığı milli bölgeler, özellikle Türkiye’nin doğusuna bitişik komşusu olan TÜRKİLİ ile ilgili bilgisizlik o denli büyük ve derindir ki Türkiyede bâzı araştırmacılar bile orasının İranın kuzeydoğusunda başka bir Türk milli bölge olan AFŞARYURTla karıştırıyorlar. Nitekim Geyikli Baha hakkında Türkiyede dolaşan bir çok yazıda, Türkiye sınırının yaklaşık 55 kilometre uzağında yerleşen, Anadolu Türk milli kimliğinin temellerinden sayılan, Âhî Evren ve Abdal Mûsa gibi bir çok şahsiyetin doğum yeri olan, ve “İran Türkistanı” adlandırılan Hoy kenti, “Horasan bölgesinde Evliyâların yetiştiği önemli inanç merkezlerinden biri”, hatta “Hosrasan’da bir boy adı” diye tanımlanır!.

[10] Elyazmada  قیلرbiçiminde yazılan kelime, yazıcı hatası ve aslında Kariyeler قریه‌لر  – kasaba, büyük köy, küçük şehir anlamında olabilir.

[11] Yazıcı Edermiş kelimesinin Eder bölümünü satır sonunda yazmış, daha sonraki satırın başında miş bölümünü yazarken, yanlışlıkla kelimeyi bütün ve edermiş olarak yazmıştır, böylec Eder bölümü tekrarlanmıştır.

[12] Elyazmada sayfanın alt bölümünde, bir veya kaç satır, kesilmiştir.

[13] Elyazmada ilk önce geltüکلٮو  (geltirip kelimesinin ilk bölümü) yazılmış, daha sonra üzeri karalanarak getirip kelimesi yazılmıştır.

[14] Son kelime icâza  اجازا  okunacak biçimde yazılmıştır.

[15] Elyazmada önce hem kim yazılmış, daha sonra kim kelimesinin üzerinde her kelimesi, düzeltme olarak yazılmıştır.

[16] Bu cümle daha aşağıda ihyâ olmuştur ibaresiyle bitiyor. Metni başka bir kaynaktan kopyalayan yazıcı, Sığır’dan sonra yanlışlıkla cümlenin bittiyini sanıp,  Olmuşturاولمشدر  kelimesini yazmıştır. Ancak cümlemin devamını yazdıktan sonra, hatasını fark ederk Sığır’dan sonra yazdığı  Olmuştur kelimesinin üzerini çizmiştir.

[17] Şiirin tek kelimelik başlığını içeren sayfanın üst bölümü kesilmiştir, başlığın sadece okunamaz olan alt yarısı görülür.

[18] elyazmada vezni bozan fazlaca bir o vardır: Biz dem olur şu dünyadan o bursanır.

[19] Elyazmada bu yazılmış, ancak yukarıda her yerde Şu gönül yazıldığı için, bu da Şu olarak düzeltilmelidir.

[20] Hilmi Ziyâ’ya göre aşağıdakı koşuklar Geyikli Baba’ya âittir: “Dîvân-ı Humâyundaki vasıkanın arkasında kendisine âit olması kuvvetle malhûz, biri arûz diyeri hece ile yazılmış olan şu iki kıta mevcuttur.”

Hilmi Ziyâ. Anadolu târîhinde dînî rûhiyyât muşâhideleri. Mihrab, sayı 13-14, sene 1, 1 haziran 1340, sayfa 40-43

[21] Yâr-ı Nigâr gibi okunabilecek kelime kırımız boyayla yazılmıştır. Bunun Yâr-ı Nigâr olma olasılığını her iki dizenin Yâr ile ilgili olduğu ve Yâr kelimesinin her iki dörtlükte geçtiyi güçlendiriyor.

[22] Şirvan:شیروان  Afşaryurt’ta (İran’ın kuzeydoğunundaki Türk milli bölgesinde) Şirvan adında bir Türk kenti vardır. Burası Kuzey Horasan İli’nin ikinci büyük kentidir. Ancak bu şiirde Şirvan’dan amaç, Kafkasya Azerbaycanı’nda olan Şirvan kentidir. Burası Şirvanşahlar sülalesinin başkenti idi. Şirvan bölgesi şifa için kullan;lan doğal bitki ve mineralleri, ve Geleneksel Bitkisel Şirvan Merhemi’yle ünlüdür. Bölgenin Şamahı kentinde Ortaçağda Melhem adında bir medrese vardı. Medresenin yöneticisi şâir Hakani Şirvani’nin dayısı Kefiyeddin Ömer bin Osman idi. Bölgenin öteki ünlü tabiplerinden Hasan Rıza Oğlu Şirvani, ve Tibbnâme kitabının yazarı Mehemmed Yusuf Şirvanlıdır.

[23] sayfanın en aşağısında, bir kaç satır noktalama vardır. Bu noktalamalardan  sonra bu kelime yazılmıştır.

[25] Fatih ŞENGÜL. The Origin of Turkic Bal [Honey] Türkçe Bal [Honey]’ın Kökeni

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3699820

[26] From earlier Classical Persian پِلَاوْ (pilāw) / پَلَاوْ (palāw), borrowed from Hindustani पुलाव (pulāv) / پُلاؤ (pulāo), from Sanskrit पुलाक (pulāka, “lump of boiled rice”). The term is said to be of Dravidian origin; compare Kannada ಪುೞ್ಗಿ (puḻgi, “a rice dish”), Malayalam പുഴുങ്ങുക (puḻuṅṅuka, “to be boiling”), Tamil புழுக்கல் (puḻukkal, “cooked rice”), and Telugu పులగము (pulagamu, “a dish made with rice and lentils”).

No comments:

Post a Comment