Thursday, May 19, 2022

Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu İslam ülklerinde (İran, Afganistan, İrak, Suriye’de) yaşayan Türk milletlerin kendi Federe devletlerini kurmalarına destek vermeli ve yardım etmelidir.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden beri (Osmanlı’nın son dönemin siyasetine ters olarak) Güney İslam ülklerinde yani İran, Afganistan, İrak ve Suriye’de yaşayan Türklerle ilgili, bu ülkelerin toprak bütünlüyü ve merkezi devletlerini desteklemetten oluşan oturmuş bir siyaseti vardır.

Ancak bu ülkelerde merkezi devletler kendi Türklerine karşı asimilasyon politikası gütmekte; dil, kültür ve tarihlerini yok etme siyaseti uygulamaktadırlar. Özellikle İran’da bu asimilasyon ve zorla Farslaştırma siyaseti, çoğunluğu oluşturan Türkler (Batı Oğuzlar), ve azınlıkta olan Türkmenler (Doğu Oğuzlar), Kazaklar ve en eski Türkik dillerden birinde konuşan Halaçlara karşı etnik - dilsel soykırıma dönüşmüştür. Durum Afganistan’da da aşağı yukarı aynıdır ve bu ülkede yaşayan Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar ve başka bir çok Türkik grup tamamen Derileşip - Peştunlaşıp ortadan yok olmaktadırlar. Suriye’de ikinci millet olan Türkler, devletin uyguladığı Araplaştırma siyaseti sonucunda büyük ölçüde Araplaşıp - Kürtleşip ve hızla yok olmaktadır. Benzer bir durum İrak Türkleri için de geçerlidir. 

Türkiyen’in bu dört ülkenin merkezi devletlerini koşulsuz desteklemesi, bir anlamda bu ülkelerde yaşayan Türklerin etnik - dilsel soykırımına yeşil ışık yakması, yardım etmesi anlamındadır. Türkiye Cumhuriyeti bu siyasetinde U dönüşü yapmalı, bir yandan bu ülkelerin merkezi devletleri ile ilişkilerini derinleştirme ve genişletmeyi onların kendi ülkelerinde yaşayan Türk halkların milli haklarına saygı, dil ve kültür ve tarihi miraslarını korumalarına, Türkçe eyitim ve yayın basına uygulanan yasakları kaldırmalarına vs’ye koşutlandırmalı; öte yandan açık ve örtülü plan ve uygulamalarla, gürültü patırtı koparmadan ancak hızla bu ülkelerde yaşayan Türk toplumların ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal gelişme ve ülkeleri ile bölgelerinde belirleyici siyasi ve askeri güce dönüşmelerini sağlamalıdır.

Örneyin İran’da yaşayan Türkik milletlerin güclenmesi ve bu ülkenin geleceyini belirlemede belirleyici bir aktöre dönüşmeleri ile, İran’da en az beş yeni Türk Federe devleti “Türkili devleti” (Türkiye’ye bitişik ve doğusunda), “Kaşkayurt devleti” (Basra körfezine yakın), “Halaç Orda devleti”, “Afşaryurt devleti” (Horasan’da) ve Güneybatı Türkmenistan (Hazar denizi’nin güneydoğu kıyısında, Türkmen Sahra’da) kurulacaktır. Böylece Türkiye’nin “Türkili federe devleti” aracılığıyla Nahçıvan, Azerbaycan Respublikası ve Hazar Denizi’ne doğrudan kara toprak bağlantısı sağlanmış olacak, “Türkili devleti” bölgede Ermeni ve özellikle Kürt terörü ve yayılmacılığı ile mücadile yükünün önemli bölümünü üstlenecek, dünyanın en eski Türkik dillerinden biri olan Halaçça “Halaçorda devleti” korumasını kazanıp Fars devleti tarafından yok olmaktan kurtulacak, “Güneydoğu Türkmenistan devleti” ile Horasan’da “Afşaryurt devleti”nin kurulması ile Türkiye ve Azerbaycan Respublikası, coğrafi olarak Ortaasya’ya adeta bitişik hale gelecek, ve bu iki yeni Federe Türk devleti Afganistandaki Türkleri kolaylıkla destekleyebilecek ....

Türkiye’nin İran, Afganistan, İrak ve Suriye’de yaşayan Türklerin kendi devletlerini kurmalarına destek vermesi, yukarıda özetle anlatılan nedenlerden dolayı Türkiye’nin kendi milli çıkarlarına hizmet etmektedir. Özellikle Türkiye’nin doğu bitişiyinde güçlü bir “Türkili devleti”nin kurulması, Azerbaycan Respublikası ile birlikte bölgede birbirine bitişik sarsılmaz bir Türk çekirdek oluşturarak, bu ülkelerin batıya ihtiyacını azaltacak ve güvenliyini artıracaktır ....

Adı geçen dört ülke artık birer “failed state” (aciz - çökmüş) devlettirler veya hızla bu yolda ilerlemektedirler. Türkiye’nin milli çıkarları bu devletlerin tam yıkımından sonra başka birer Türk düşmanı devlet baş kaldırmaktansa, o ülkelerde yaşayan Türklerin kurdukları devletlerin ortaya çıkışıdır.

Bu, ayrıca Türkiye’nin ahlaki sorumluğudur. Bu Türkleri Taliban, Fars Mollalar, Arap Faşist Baas ve batı destekli Kürt terörist oluşumlar karşısında kendi hallerine bırakmak, ahlaki bir davranış deyildir, mazlumların yanında ve Osmanlının mirasçısı olduğunu iddia eden bir yönemime yakışmaz. Kıbrıs Türkleri ve Gagavuzyeri Türkleri milli haklar, milli devlet ve Türkiye desteyi bağlamında neyi hak ediyorsa; İran, Afganistan, İrak ve Suriye’de yaşayan Türkler de aynısını hak ediyor.

Fars Mollaların Lübnan’da Şii Hizbullah’ı, Fıransa’nın Karabağ’da Ermeni teröristleri, .... desteklediyi ve siyasi - askeri güce dönüştürdükleri bir sırada, Türkiyenin kendi arka bahçesinde on milyonlarca Türk’ü kendi kaderlerine – Peştun Taliban ve Fars Mollarlar ile Faşist Arab Baas ve terörist Kürt gruplar elinde yok olmaya - terk etmesi, anlaşılır bir durum deyildir.


No comments:

Post a Comment