Mi İlgeci (Edâtı) Ve Yazımı
Méhran Baharlı
Monday, November 5, 2012
Mi ilgeci Hen-Yox soruları
quran bir yapı ve tikecikdir (parçacıqdır). İran`da Türk xalqı arasında Mi soru edâtı unutulmuş ve tekce az sayıda,
örneyin Hemedan Ostanında bir sıra lehcede yaşamaqdadır. Azerbaycan
Réspublikası`nda da Mi edâtı xalqın dilinde bütünüyle unutulmuşdur. Burada Mi
edâtına işlerlik qazandırılmaya çalışılsa da, génelde soru qonuşma dilinde,
Farscadan étgilenerek vurqu ile, yazılı metinlerde ise ( ? ) işâreti qullanaraq
gösterilir: Geldi? Bu ikisinin tersine, Mi ilgeci Türkiye`de xalqın günlük
qonuşma dili ile ölçün-yazılı dilde qorunmuş ve en sıx qullanılan edâtlardandır.
Türkcemizde Mi edâtının izini “Tek me, Cüt?” kimi oyun-déyimlerde
görmek olasıdır. Bu oyunun adındakı “Me”, Mi edâtının Doǧu Türkül (Türkik) dil
ve lehcelerindeki biçiminin qalıntısıdır (Örneyin çaǧdaş Qazaqcada Mi edâtı
ma-me, ba-be ve pa-pe biçimlerindedir: Bul kisi me? Kerek pe?)
Mi, soru edâtıdır
Bir çox Türkoloq-dilçi Mi`nin soru edâtı olduǧuna
inanır. Örneyin A. V. Gabain (s. 106); M. Ergin (s. 231); A. Caferoğlu (s. 88);
Nadalyaev, V. M. vd. (ss. 345, 346, 352). Kononov yazılarında
Mi`ni Altayca kökenli bir soru edâtı olaraq göstermişdir (s. 207). Türkçe
Sözlük`de Mi “Söz” olaraq belirtilmişdir. (s. 1389).
Mi`nin vurqulu olması da onun edât olduǧunu
gösterir. Bilindiyi kimi Türkcede ekler, üzerlerine vurqu almayan öyelerdirler.
Edât kökenli olan Mi, sonralar ve zaman sürecinde benzeşme sonucunda ekimsileşmişdir
(eke benzeşme).
Mi ek kökenli déyildir
Mi`ni Zerf-Qéyd diye tanımlayanlar olmuşdur. (T.
Banguoǧlu, s. 455). Bir sıra araşdırmacılar ise Mi`nin géçmişde ve bugün de bir
soru eki olduǧunu söylerler. Bunların en önemli dayanaǧı Mi`in eklendiyi
kelimenin ünlüsüne uyması ve ünlü uyumlarına girmesi, be`zi çekimlerde
kendisinden önceki fé`lin kişi ekini almasıdır (“O mudur?” örneyinde olduǧu
kimi).
Doǧrudur, Türkce’de bugün bu edât ünlü uyumuna
bağlı olaraq -mı, -mi, -mu, -mü biçimindedir. Ancaq eski Mu edâtından gelen -mı,
-mi, -mu, -mü Eski Türkcede -mu, -mü biçiminde olup, yalnız yuvarlaq ünlü idi ve
ünlü uyumuna bağlı déyildi. Bugün bile Türkmencede mı-mi-mu-mü olan bu edâtın
yuvarlaq biçimi séyrek olaraq qullanılır: Yôkmı? Âdammı? Çıkdımı?. Özbekcede bu
edât indi bile tek biçimlidir: Menmi? Keldimi? Kerekmi?. Gine de Uyqurcada bu
edât tek biçimli ve Mu`dur: Barmu? Emesmu? Menmu?
Batı Türkcesinde ise Mi`nin başlangıçda tekce düz biçimleri
var olmuş ve yine ünlü uyumu dışında qalmışdır. Eski Batı Türkcesinde (Anadolu-Azerbaycan-İran-Iraq)
Mi her zaman düz vokallı ve -mı, -mi biçiminde
idi: “Göz mi”, “Gün mi”, “Oğul mı”, “Qoç mı”. Mi edâtı ancaq Osmanlıca içinde ünlü
uyumuna bağlanmış ve son dönemlerde bugünkü çox biçimliliyine qavuşmuşdur.
Dolayısı ile Mi ilk başda bir edât olaraq tek,
Eski Türkcede ise iki biçimli idi. Onun çox biçimli olması, son dönemde
gérçekleşen eke benzeşme veya ekimsileşme olayı sonucunda ortaya çıxmışdır.
Mi soru edâtı başqa soru edâtlarından ferqlidir:
Mi edâtını başqa soru edâtlarından (Ne, Kim, Hansı,
Qaç, Néçe,.....) ayıran néçe özellik vardır:
-Mi edâtı ünlü uyumuna girer.
-Mi edâtı tek başına soru ifâde étmez.
-Mi edâtı öteki soru edâtlarının tersine, ad ve fé`llerden
sonra gelebiler.
-Mi edatı bir sıra kelime ve fé`lleri ortadan
bölebiler.
Mi edâtı soru sorulan kelimeden sonra gelir
Günümüz Türkcesinde Mi soru ilgeci kelime qurupları
ve cümlede soru qonusu olan kelime, nesne, ad ya da éylemden sonra gelir. Eski
Türkcede de durum böyle idi. A Grammer of Old Turkic`e göre “Mi yapısı, Eski
Türkcede qonuşanın sorqulamaq istediyi sözcüye göre cümlede yér deyişdirebiler”
(Erdal, s. 411). Örneyin Divan-i Luqat-i Türk’de: “Tilkü mü toqdı azu böri mü”?
(Tülkü mü doǧdu, azı böri-qurt mu?)
Azerbaycan Réspublikasının ölçün dilinde (Azerbaycan
Dili veya Azerbaycancada) Mi edâtı her zaman kelime ve cümlenin sonunda
getirilir: Geleremmi? Varmı? Déyilmi? Azerbaycancada Mi ilgeçinin her zaman kelime
ve cümle sonunda, ve de bitişik yazılması yanlışdır ve Türkcenin yapısı ile
géçmiş geleneklerine uymamaqdadır. Çünkü Mi edâtı tekce kelimenin son ekini
sorqulayanda kelime sonunda getirilmelidir. Bunun dışında Mi ilgeci bütün
durumlarda sorulandan sonra getirilmelidir. Azerbaycancada menimsenen bu yanlış
tutum, Türkcenin oralarda uzun süre yazı dili olmaması ile Türkce dilbilgisi
qurallarının iyice bilinmemesi ve sâdeleşip pozulması, ayrıca Sovyét döneminde Azerbaycancaya
Türkce`den ferqli bir dil olduǧu imajını yaratma isteyinden qaynaqlanmışdır.
Mi edâtını cümlenin deyişik yérlerinde işletme
örnekleri:
1-Sen de gétdin.
-Sen de mi gétdin? (Yoxsa yalnız O mu? Burada Sen soru qonusudur)
-Sen de gétdin mi? (Yoxsa
gétmedin mi? Burada gétdin éylemi soru qonusudur)
2-Men sene durumu anlatmışdım.
-Men mi sene durumu
anlatmışdım? (Yoxsa o mu anlatmışdı? Burada Men soru qonusudur)
-Men sene mi durumu
anlatmışdım? (Yoxsa ona mı anlatmışdım? Burada Sen soru qonusudur)
-Men sene durumu mu
anlatmışdım? (Yoxsa çözüm yollarını mı anlatmışdım? Burada Durum soru
qonusudur)
-Men sene durumu anlatmış mıydım?
(Yoxsa anlatmamış mıydım? Burada Anlatma éylemi soru qonusudur)
-Men sene durumun anlatmışdım
mı? (Yoxsa anlatacaqdım mı? Burada éylemin Zamanı soru qonudur)
3-Olacaqdır
-Olacaq mıdır? (Yoxsa olmayacaq mıdır? Burada
bir şéyin olup olmayacaǧı sorulur)
-Olacaqdır mı? (Yoxsa olacaqdı
mı? Burada bir şéyin ne zaman gérçekleşdiyi sorulur)
4-İstersiniz
-İster misiniz? (Yoxsa istemez
misiniz? Burada qarşı terefin isteyip istemediyi sorulur).
-İstersiniz mi? (yoxsa
isterler mi? Burada kimin istediyi sorulur).
Mi kelimeden ayrı yazılır:
Mi edâtı Türkül (Türkik) dillerinin bir çoxunda örneyin
Uyqurcada kelimeye bitişik, bir sırasında ise örneyin Qazaqcada kelimeden ayrı
yazılır. (Qazaqcada Mi edâtı ma-me, ba-be ve pa-pe biçimlerindedir: Bul kisi
me? Kerek pe?)
Çaǧdaş Türkcede de Mi edâtı, ünlü uyumuna girse
bile, soru sorduǧu kelimeden ayrı yazılır. Bunun başlıca nedeni yuxarıda da
söylendiyi kimi Mi`nin eslinde ek déyil, ilgec-edât olmasıdır. Bu ana nedene ek
olaraq, bir sıra başqa étgenler de Mi edâtının Latın kökenli Türk elifbası ile kelimeden
ayrı yazılmasında étgili olmuşdur:
1-Gelenekleşme: Mi ilgecinin kelimeden ayrı
yazılması geleneyi Türkiye`de 1928`de Latın yazısına géçmekle başlamışdır.
Ondan önce Ereb yazılı Türkce metinlerde kesinleşmiş bir qural ve ölçünleşme var
olmamış, ayrı yazıldıǧı kimi bitişik yazıldıǧı örnekleri de görülmüşdür. Gerçi
génel bir qural olaraq Ereb elifbası eklerin ayrı yazılmasına uyqun bir elifba
da déyildi.
2-Başqa eklerle qarışmama: Örneyin teklik birinci
şexs yiyelik eki ve yükleme halı ekinin bir arada olduǧu durumlar: “Kitabımı”
(Menim kitabımı) ile “Kitabı mı?” (kitabı mı yoxsa defteri mi?)
3-Kelimeleri uzatmamaq: “Menimsemelimiydiler?”
yérine “Menimsemeli miydiler?”
Mi edâtı kelimeni ortadan bölebiler
Mi edâtı her zaman kişi eklerinden sonra gelmez. Bir
sıra durumlarda kişi eklerinden önce gelip, ayrı yazıldıǧı üçün de kelime ve
fé`li ortadan ikiye böler:
1-Mi edâtı Görülen géçmiş zaman, Qoşul (Şert), Buyruq
(Emir) ve İstek çekimlerinde kişi ekinden sonra geler:
Gelsem mi?, Gétdin mi?, Vérsin mi?, ....
2-Mi edâtı Duyulan géçmiş zaman, İndiki zaman, Gelecek
zaman, Géniş zaman ve Gereklilik çekimlerinde kişi ekinden önce geler:
Ölmüş müdür? Gelir misiniz? Vérecek miyik? Türkce
midir? Susmalı mıydım? Türk müyem?
Mi`li kipler (qalıblar)
Eski Türkcede mi ile yapılmış yararlı néçe soru
kipi vardır. Bunların dirçeldilip çaǧdaş Türkcemizde işlekleşdirilmesi böyük
bir boşluǧu doldurar:
1-“.... Mu erki?” (....mı acaba?) Günümüz
Türkcesine “Mi erki?” olaraq işledilebiler. “Bu eter doǧru mu erki?” = Bu xeber
doǧru mu acaba?.
Türkce “Erki”; Farsca “Âya” ve Erebce “Acaba” démekdir.
Eski Erki (acaba, âya) kelimesinin izini günümüz Türkcesinde de görmek
olasıdır. Örneyin bu cümlede “Geldi mi ki?”, “ki” sözü Eski Türkcedeki “Erki”
déginin qısaltılmış biçimidir.
2-“Erki mu?” (Öyle mi?) Günümüz Türkcesinde “Erki
mi?” olaraq işledilebiler: “Her şéy yolundadır. Erki mi?” = Her şéy yolundadır.
Öyle mi?
3-“Ermez mi”? (Déyil midir?) Günümüz Türkcesine
“İmez mi?”
Teprençsiz boltum ermez mu? (Dayanıqlı mı oldum?
–Altun Yaruq)
Yitinçsiz ermez mu? (Yétersiz déyil midir?)
Batı Türkcesinde Mi edâtının kişi ekinden önce
geldiyi örnekler:
Orta Türkcede Mi edâtı anılan durumlarda kişi
eklerinden önce gelmişdir:
1-Mévlana Celaleddin:
Bugün sevinirsin menim
Var diye axçam, altınım
“Anmaz mısın” ol günü kim (“Anmazsın mı” déyil, “Anmaz mısın”
getirilmişdir)
Möhtac olasın bir pula?
------------------------------------------
يا اوحدالجمال، يا جانيم ميسين؟! (“Canımsın mı” déyil, “Canım mısın” getirilmişdir)
تو از عهد من اي دوست مگر ناديمسين؟
قد كنت تحبني، فقل: تاجيك´سين
واليوم هجرتني، فقل: سن كيمسين؟
2-Sıvaslı Qazı Burhaneddin:
Anı ki hâcibin
qıldı cemâlın iline
Eyri otur-u doǧru di, edl-i Ömer “déyil midir?”
(“Déyildir mi” yérine, “Déyil midir?” gelmişdir)
3-Battalnâme:
“Deli misin?”, “Gérçek midir?”,
“Nur mudur?” (“Delisin mi”, “Gérçekdir mi”, “Nurdur mu” déyil)
4-İmadeddin Nesimi:
“Vаr mıdır” nisbet sаnа bir
Türk der Mâçin-ü Çin?
Çin-i zülfünüz yéne ez nâfé-yi
Tâtâr tаr.
“Revа mıdır”, “revа mıdır”,
hebibi
Ki, оdа yаndırаsın men qeribi?
Zâhidin metlubu cennet, âşiqin
meqsudu yâr,
Râhı аnın “haq mıdır” yа
âşiqin râhı? görün!
Bu хâl-ü “ruх mudur”, yа
murq-i sévdа
Ki, qоnmuşdur miyân-i verd-i
ehmer?
Eceb şоl mest-i sévdа-yi
Mоğоlçin,
Menim “beхtim midir”, yа
çéşm-i pürхаb?
Nesimi`nin gözü yârın qeminden
Dürün “dürcü müdür”, yа behr-i
sîmâb?
“Sûfi midir” оl câm-i
müseffаsınа meşqul
Pünhâni içer éyle ki, şéytаn
bilir аncаq?
Éşqe düşenler bilir hem yéne
éşqin qedrini,
Оl âşiq “âşiq midir” kim,
оlmаdı rüsvâ-yi éşq?
5-Dede Qorqut Pitiyi, Deli Domrul Boyu:
Ağ saqallı eziz izzetli canım baba
“Bilir misin” neler oldu? (“Bilirsin mi” yerine)
Baba senden can dilerem, “vérir misin?” (“Vérirsin mi”
yérine)
Yoxsa oğul Deli Domrul déye “ağlar
mısın?” (“Aǧlarsın mı” yérine)
6-Baǧdadlı Fuzuli
N`ola zâhid bilse küfr-i zülfün imân olduǧun
Şimdi “görmüşler midir” kim kâfir Müselmân olduǧun?
(“Görmüşlerdir mi” yérine)
Günаhsız bаğrımı qаn éyledi, “câiz midir” böyle? (“Câizdir
mi” yerine)
Rizâ-yi haqq üçün bir sоr ki, nâhaqq nişe qаn éyler.
“Él midir” bâis-i refаhet-i хalq? (“Éldir mi”
yerine)
Fé`lidir mûcib-i rizâ-yi Xudа.
Qetrе-yi “şebnem midir”, yа el аçıb sâil kimi, (“Şebnemdir
mi” yerine)
Хâzin-i lütfünden аlmış lö`lö-i şehvâr gül?
Éşq içre, gözüm, “revâ mıdır” bu,
Râh-u reviş-i “vefâ mıdır” bu?
Néyçün sana te`ne éde bedgu?
Nâmusunа lâyiq “iş midir” bu?
“Bedхâhların mıdır” bu tedbir?
“Qemmâzların mıdır” bu tezvir?
Çekdin yéni yârını kenara,
“Rüхset midir” indi eski yâra?
Ne böyle édib, ne öyle, éy gül!
“Yахşı mıdır” éylemek teqâful?
Sâil dédi: Bu “déyil midir” âr
Kim, yâr оlа yох, sen оlаsın vаr?
Billâh, bu “yаmаn mıdır” ki, hâlâ,
Emvâta söz ile vérdin ihyа?
7-Şah İsmayıl Xetâyi
Gâhi bulut olup göke aǧarsın
Gâhi yaǧmur olup yére yaǧarsın
“Ay mısın?”, “gün müsün?”, qandan doǧarsın? (“Aysın
mı”, “Günsün mü” yerine)
Ilqıt ılqıt esen yél, Hacı Bektaş!
8-Bextiyarnâme Fedâyi
Çü оndan hâsıl оlmuşdur bu оğlan,
Meger “bilmez midir” bu hâlı sultan? (“Bilmezdir
mi” yérine)
Eski Türkcede Mi edâtının kişi ekinden önce
geldiyi örnekler:
Eski Türkcede de Mi edâtı
anılan durumlarda kişi eklerinden önce gelmişdir:
1-Altun Yaruq:
“Bar mu ermiş”? (“Var mıymış”?)
“Bar mu idi” bilteçi? (Var mıdır bilen?)
2-Pirens
Kalyanamkara ile Papamkara (Hamilton, James Russel, 1998)
Sizler löler qanı “qunçuyu mu sizler”? (Sizler
ejdehalar xanının “éşi misiniz?”)
Meni “sever mü siz”? (Meni “séver misiniz”?)
3-Divan-i Luqat-i Türk
“Kelir müsen” azu “barır musan”? (“Gelir misin”,
yoxsa “varır mısın?”)
4-Türkçe İlk Qur’an Tercümesi (Rylands Nüshası,
ATA, Aysu, 2004)
“Baqmaz mu sen”? (“Baxmaz mısın”?)
“Bulqay mu erdi”? (“Bulacaq mıydı”?)
Nesimi`den iki Midir`li qoşuq:
(“Déyildir mi?” yérine “Déyil midir?”
İşledilmişdir)
Le`lin şerâbı şerbet-i kövser déyil midir?
Üzün çırâğı méhr-i münevver déyil midir?
Nûr-i elа ki, Haq dédi nûr-i elel-yeqin,
Rüхsârın üzre zülf-i müenber déyil midir?
Éy dâşa-vü türâba diyen qiymet-i göher,
İnsаn bu hüsn-ü lütf ile gövher déyil midir?
Éy hesretin zerile gövher, iste me`rifet,
İnsаndа me`rifet göher-ü zer déyil midir?
Sûretde éy diyen ki, münezzehdurur ilаh,
Gel Haqq`a bах-ü gör ki, müsevver déyil midir?
Tâ görmüşem cemâlını menzurum оldu Haq,
Haqqı gören nezer, ulu menzer déyil midir?
Men nâzirem nigâra-vü ârif qаtındа bu,
Billâh ki, хûb nâzir-ü münzer déyil midir?
Şirin lebin ki, Haq аnа Ruh ul-qudus dedi,
Cennetdeki şarâb ile kövser déyil midir?
Аydır mаnа ki, naqdını vér nisyeye feqih,
Héyvаndаn оl "ülâike" kemter déyil midir?
Dövr-i qemerde merkez-i âşub-ü fitnenin,
Mişkin sаçınlа хâl-i müdevver déyil midir?
Le`lin kimi Mesih demi mö`tedil mizаc,
Hergiz vucûda gelmedi, cövher déyil midir?
Sûretde gerçi adı beşerdir Nesîmi`nin,
Me`nîde gör ki, zât-i mütehher déyil midir?
* * *
Yâ Reb, оl üzün çırâğı şem-i хâverden midir?
Yâ Reb, оl servin yаnâğı verd-i ehmerden midir?
Yâ Reb, оl mişkin selâsil kim, niqâb оlmuş güle,
Mişk-i Tâtâri diyim, yа sünbül-i terden midir?
Şоl dоdâğın cür`esinden esrimiş Ruh ul-qudus,
Yâ Reb, оl câmın şarâbı âb-i kövserden midir?
Éy şekerdendir diyen şоl cân-i şirînin lebi,
Billаh ânı bахşıdаn sоr, gör ki, şekkerden midir?
Le`lini kim yâd éderse nûş оlur аğu аnа,
Şоl lebin zikri, eceb, tiryâk-i ekberden midir?
Éy sebа, Îsâ nefesdir cаnfezâ buyun meğer,
Uğrаdı ervâha, yа şоl zülf-i enberden midir?
Berg-i nesrin üzre, yâ Reb, şоl düzülmüş inciler.
Sübhdem vахtındа düşmüş çéy mi, yâ terden midir?
Zâhid аydır, sévme хûbu, bахmа аnın üzüne
Şоl hecer yürekli âhen, yохsа mermerden midir?
Dilberin cövrü tükenmez, âşiqin baхtı uyur,
Baхt éder, yа Reb, bu cövrü yохsа dilberden midir?
Şоl saâdetli kemer kim, qucаr ânın belini,
Tаlé-i mes`ud imiş, yâ qüvvet-i zerden midir?
Âdı mehv оldu Nesîmi`nin, qelem çek herfine,
Éy bu defterden хebersiz, оl bu defterden midir?
-----------------------
Cahanşah Qaraqoyunlu Heqiqi
(“Déyildir mi?” yérine “Déyil midir?”
İşledilmişdir)
Le’linde câm xemr-i müseffâ “déyil midir?”
Xâlın siyâhı hübbet-i sévda déyil midir?
Méhr-i ruxun ki dövr-i qemerden xeber vérir
Erş-i semâda nûr-i müella “déyil midir?”
Çün şâhid-i heqîqi sen oldun bu ersede
Ruh ul-qudus bu hikmete gûya “déyil midir?”
Hâcet déyil meşâte kemâl-i cemâlına
Şol sûret-i xöceste müheyyâ “déyil midir?”
Xızr-i dilim ki kövser-i câm-ı lebindedir
Ez çéşmé-yi heyât-i to ihya “déyil midir?”
Her bîxeber ki bilmedi
qedr-i vusâlını
Héyvandan ol ulâik ednâ “déyil midir?”
Péyveste tökdü qanımı mestâne gözlerin
Şol kâfir ez îmân müberra “déyil midir?”
Mer’ât-i lâmekan ki ruxun âfitâbıdır
Ârif qatında menzer-i e’la “déyil midir?”
Can vérdi çün Heqîqi behâ-yi vusâlına
Veslinden ol feqîre temenna “déyil midir?”
Gérçeye Hu!
Qaynaqlar
A. V. Gabain. Eski Türkçenin Grameri, TDK. Yay.
Ankara, 1995
M. Ergin. Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yay. Istanbul,
1993
A. Caferoğlu. Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü 1993
Kurgun, Levent. İstermisinizmi? İster misiniz mi?
Türkçe Sözlük. TDK Yay. Ankara, 2005
T. Banguoǧlu. Türkçenin Grameri, TDK Yay., Ankara,
1986
Nadalyaev, V. M. vd. Drevnetyursky Slovar, 1969
Erdal, A Grammar of Old Turkic. Brill,
Leiden-Boston, (2004)
Kononov, A. N., Çağdaş Türk Edebi Dilinin Grameri,
Sovyet İlimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü, Moskova-Leningrad, 1956
Örnekler bu yapıtlardan séçilmişdir:
Mévlana Celâleddin, Mesnevi-yi Me`nevi
Sıvaslı Qazı Burhâneddin Dîvânı,
Battalnâme,
İmâdeddin Nesîmi Dîvânı,
Dede Qorqut Pitiyi, Deli Domrul Boyu,
Baǧdadlı Fuzûli Dîvânı,
Şah İsmayıl Xetâyi Dîvânı,
Bextiyarnâme Fedâyi,
Cahanşah Qaraqoyunlu Heqîqi Dîvânı,
Divân-i Luqât-i Türk,
Türkçe İlk Qur’an Tercümesi (Rylands Nüshası, ATA,
Aysu, 2004),
Altun Yaruq,
Pirens Kalyanamkara ile Papamkara (Hamilton, James
Russel, 1998)
No comments:
Post a Comment