ZENGEZUR KORİDORU HAYALİ BİTTİ,
ERMENİSTAN’IN AVRUPA BİRLİYİ ÜYELİYİ SÜRECİ BAŞLADI
Bu yazı 22 Eylül 2023te yazılmıştır.
Türkiye ve Azerbaycan Respublikası’nda Zengezur Koridoru hakkında söylenenler, gerçekliklerden uzak, daha çok umunca - umuntu (hüsnü kuruntu, wishful thinking) kabilindendir. Zira olayların seyri bu söylenenlerin tam tersine bir yönde ilerlemektedir:
1-Kırk Dört Gün Savaşı’ndan sonra kabul edilen anlaşmada “Laçin Koridoru” ibâresi geçdiyine rağmen, ona eşdeyer “Zengezur Koridoru” diye bir şeyden bahs edilmemiştir. Sadece Sovyet döneminde olana benzer bir uygulamayla Nahçıvan’a gidiş gelişe kolaylık sağlamaktan söz edilmiştir. Dolayısı ile Ermenistan’ın hukuken kendi topraklarında Laçın Koridoru’na eşdeyer yerüstü veya yeraltı her hangi bir koridor açma zorunluluğu yoktur.
2-Ne Ermenistan, ne Batı, ne Arvupa ve ne Fars hakimiyeti altındaki İran, Türkiye’nin kara yoluyla Azerbaycan ve Ortaasya’ya doğrudan bağlanmasını istemez, bunu engeller. Zaten Ermenistan diye bir devletin güney Kafkasya’da kurulması ve Türk çoğunluklu Batı Zengezur bölgesinin ona ilhak edilerek Nahçıvan ve Azerbaycan’ın anabölümü ile coğrafi kopukluk yaratılmasının, hatta 1925te Türk Kacar devletini yıkıp Fars İran devletini kurdurmanın amacı da bu idi: Türkiye ile doğusundaki Türkler ve özellikle Kafkasya-Ortaasya Türkleri arasında geçilmez bir duvar örmek.
3-Hele Ermenistan’ın kendi eliyle kendi topraklarında bölgesel ve küresel siyasi, askeri ve iktisadi dengeleri Türkiye ve Azerbaycan lehine deyiştirecek, Türkiye’yi Ortaasya’ya bağlayan bir kara yol yaratacağını düşünenler, Ermeni zihniyetini tanımıyorlar.
4-“Koridor” siyasi edebiyatta bir ülkenin topraklarlarında oluşturulan, ancak o devletin kontrolü altında bulunmayan (Birleşmiş milletler Barış Gücü, üçüncü bir ülke ordusu, .... ve benzeri gücler denetimi altında olan) özel bir geçiş yoludur. Azerbaycan, Türkiye hatta Gürcüstan ve İran’dan toprak koparmayı düşleyen Ermenistan’ın toprağının bir bölümünde “Koridor” adı altında kendi denetiminden vaz geçmesi ve toprak kaybetmesini kabul etmesi imkansızdır.
5-Türkiye ve Azerbaycan Respublikası’nda açılmasını istedikleri Zengezur Koridorunu “TURAN YOLU”, “TURAN KORİDORU” ve benzeri adlandırma, “TÜRK DÜNYASI BİRLEŞİYOR”, “TÜRK BİRLİYİ KURULUYOR” gibi diplomatik olmayan hamasi manşetler atma, Ermenistan, Avrupa, İran hatta Hindistan, Rusya ve Çin gibi ülkelerde daha önceden var olan Türk korkusunu artırmaktan başka bir işe yaramıyor, Zengezur Koridoru’na karşı muhalifeti daha da güçlendiriyor.
6-Karabağ Ermenileri milliyetçilik açısından Ermenistan Ermenilerinden daha aşırı ve daha katı Türkiye ve Azerbaycan düşmanı, daha anti Türk ve daha anti Müsülmandırlar. Ayrıca otuz sene Artsak Cumhuriyeti adı altında bağımsız yaşayan bunlar, yeniden Azerbaycan hakimiyeti altına girmeyi asla istemezler. Nitekim şimdiden her şeyi yakarak Karabağ’ı Ermenistan’a doğru terk etmeye başladılar. Bunların Ermenistan’a geçmesiyle oradaki Anti Koridor eyilim daha da güçlenecektir.
7-Karabağ Ermenilerinin orayı terk etmesi ve Ermenistan’a geçmesiyle, bölgede önemli Ermeni nufûs kalmayacaktır. Bu da Laçın Koridoru’nu yaratma gerekçesini ortadan kaldıracaktır. Laçın Koridoru gerekçesi ortadan kalkınca, Ermenistan’ın anlaşmada kabul ettiyi Laçın Koridoru’na karşılık kendi toprakları üzerinden Nahçıvana’a geliş geçişi sağlama maddesinin gerekçesi de otomatikman ortadan kalkmış olacaktır. Bu da Zengezur Koridoru hayal ve umuntusunun sonudur.
8-Zengezur koridorunun açılması, Türkiye ve Azerbaycanla iyi geçinme ülküsünü benimsemiş Paşiniyan iktidarının Ermeni devletine tam hakimiyeti, Türkiye’nin Ermenistanla ilişkilerini normalleştirimesini ve Azerbaycan’ın nihâi barış anlaşması imzalamasını bu koridorun açılmasına bağlamaları, enerjiye muhtaç Avrupa devletlerinin Ermenistan’ı koridoru açmaya zorlamaları, Batı’ya kaymakta olan Ermenistan’ın İranla arasının bozulması, ... ile mümkündür.
9-Rusya’ya kızgın olan Karabağ Ermenilerinin Ermenistan’a göçü, Karabağdaki Ermeni oluşumunun tarihe karışması ve Koridorlar meselesinin karşılıklı olarak ortadan kalkmasıyla, Ermenistan hızlı biçimde Rusya’dan uzaklaşıp Batı’ya yönelecektir: Liberal Demokrasi temelinde devlet ve bütün kurumlar ve işleyişleri yeniden yapılandırılacak, Ermenistan’ın bütün Avrupa kurumları (Uluslararası Ceza Mahkemesi = International Criminal Court ....) ve özellikle Avrupa Birliyi’ne üyelik süreci başlatılacak, daha önceden başlamış olanların sonuçlandırılmasına hız verilecek, Zengezur Koridorunu bloke etmek için Ermenistan’ın Batı Zengezur veya Siyunik bölgesinde Fıransa, ABD ve İran’ın askeri üsleri kurulup konsoloslukları açılacak, ve Ermenistan’ın Gürcüstanla birlikte NATO’ya tam üyeliyine çalışılacaktır.
10-Ermenistan’ın hızla Avrupa Birliyi’ne üyelik süreci gerçekleşirken, Karabağ Ermenilerinin orayı gönüllü terk edişi ikinci bir sözde Soykırım diye dünya ve Batı kamuoyuna sunulacak, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye şeytanlaştırılıp, Avrupa, Batı ve uygar dünyanın birer otoriter düşmanı diye kara propaganda yapılacak, bunların bütün Batı ve Avrupa kurumlarından dışlanması ve atılmasına, siyasi ve askeri baykot edilmelerine çalışılacaktır.
11-Günümüzde Haçlı zihniyetinin temsilcisi olan Fıransa’nın tasarladığı bir masterplanda ve Ermeniseverlik temelinde Türkiye – Azerbaycan’a karşı Fıransa, Yunanistan, ABD, İran ve Hindistan gibi devletleri bir araya getiren uluslararası geniş bir siyasi - askeri cephe oluşturulacaktır.
12-Türkiye devleti; İran, Fıransa ve Ermenistan’ın tasarladığı ve İslamcılar ile Ulusalcılar aracılığıyla iyice yerleştirdikleri Ortadoğu ve Arap-Fars modelli anti Batıcılık ve özellikle anti Amerikancılık tuzağına düşürülerek, Batı, Avrupa Birliyi, ABD ve NATO ile karşı karşıya getirilmektedir. Türkiye’de İslamcı hakimiyet son on beş yılda bu İran - Fıransız tuzağın bütünleyicisi olan başka bir tuzağa da düşmüş, kendi milli çıkarlarına ters ancak İran’ın bölgesel siyaseti doğrultusuna İsrail, Arabistan ve Mısırla çatışmaya girmişti. Türkiye şu anda olayı fark etmiş gibi görünüyor ve kendini bu tuzaktan kurtarmaya çalışıyor. Artık Türkiye benzer bir biçimde Fıransa ve İran’ın onu İslamcılar ve Ulusalcılar eliyle içine düşürdükleri Batı, Avrupa Birliyi, ABD ve NATO’yla çatışma tuzağını da fark etmeli ve ondan da çıkmaya çalışmalıdır.
13- Türkiye Parlamentosu İsveç’in NATO üyeliyini onaylamalıdır. Türkiye’nin NATO içinde düşmanı İsveç deyil, Fıransa’dır. PKK, DAŞNAK ve ASALA gibi terörist grupların ana destekleyicisi İsveç deyil, Fıransa’dır. Türkiye yeni düşmanlar yaratmak yerine, zaten var olan global düşmanları Fıransa ile İran’a odaklanmalı; Batı, Avrupa ve NATO’yu topyekun kendine düşman bir cepheye dönüştürmek yerine, bunların içinde yeni dostlar kazanmaya çalışmalı, Fıransa’nın ABD ve Almanya’yı kendi anti Türk yörüngesine çekerek bu ülkelerle oluşturduğu Anti Türk ittifakı parçalamaya, Fıransa’yı Avrupa Birliyi ve diyer bütün Avrupa kurumlarında izole etmeye, ABD ve Almanya ile Fıransa’nın arasını açmaya çalışmalıdır.
14- Şu anda Türkiye ile Azerbaycan’ın global ve bölgesel siyasi ve askeri sorunlarının hemen hemen hepsinin arkasında Fıransa vardır: Akdenizde Yunan ve Rum yayılmacılığı ve silahlanması, Kürt yayılmacı nasyonalizmi ve terörist grupların oluşması ve desteklenmesi, Suriye ile Irak’ta Kürt terörist oluşumlar, Ermeni terörist grupları oluşturma ve destekleme, ABD’nin sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıması, Ermenistan’ın Türk düşmanı tavırlarını kışkırtma ve silahdırılması, 1915t’e Türkiye ve şu anda Azerbaycan’ın Ermeni soykırımı yaptıkları yalanını yayma, ayrılıkçı Artsak’ı destekleme, Türkiye’nin AB üyeliyi sürecinin tıkanması, Türkiye’yi NATO’dan atma pılanları, ABD’yi hatta Almanya’yı anti Türkiye ve anti Azerbaycan odağa dönüştürme, Türkiye’nin F35 projesinden atılması, Kuzey Afrika’da bütün anti Türk girişimler, Türkiye ve Azerbaycan’ı dünya kamuoyunda şeytanlaştırma – Saddamlaştırma – Kuzey Koreleştirme kampanyası, Türkiye ve Azerbaycan’a karşı oluşturmaya çalışılan pan-Batı, Pan-Avrupa, Pan-Hırıstiyan ve İran ile Hindistan’ı dahil ederek Pan-Ariyan düşman cephe-ittifak oluşturma, Ermenistan ve Karabağ konusunda ABD - Fıransa - İran uyum - koordinasyon ve gizli işbirliyini oluşturma, İran’da Türk düşmanı bir seküler Fars devlet kurmaya çalışması,....
15-Orta
vadede Türkiye ve Azerbaycan, Ermenistanla ilişkilerinin tam normalleşmesini
Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcüstan’ın eşzamanlı NATO ve Avrupa Birliyi’ne üyeliyine
koşullandırmalıdırlar. Bu, Azerbaycan’ı Rusya ve İran’a karşı dokunulmaz yapar,
NATO ve AB’nde Türk etkisini artırar.
No comments:
Post a Comment