Türkiye Cumhuriyeti, (İran, Afganistan, İrak, Suriye’de) yaşayan Türklerin kendi Federe devletlerini kurmalarına destek vermelidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden beri (Osmanlı’nın son dönemi siyasetine ters olarak) Ortadoğu ülkleri İran, Afganistan, İrak ve Suriye’de yaşayan Türklerle ilgili, omurgasının bu ülkelerin toprak bütünlüyü ile merkezi devletlerini desteklemetten oluşturan oturmuş bir siyaseti vardır.
Bu siyaset - başka olumsuzluklarla birlikte - Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlının her zaman kendi arkabahçesi ve doğal etki alanı olarak kabul ettiyi İran, İrak ve Suriye’yi terk etmesi; bu ülkelerin geleneksel Türk düşmanlarının etki alanına dahil edilmesi, ve İran örneyinde katı anti Türk fesat ve fitne odağına dönüşmesine imkan verilmesi gibi vahim jeostratejik sonuçlar doğurmuştur.
Bu ülkelerde merkezi devletler kendi Türklerine karşı asimilasyon politikası gütmekte; dil, kültür ve târihlerini yok etme siyaseti uygulamaktadırlar. Özellikle İran’da uygulanan asimilasyon ve zorla Farslaştırma siyaseti, çoğunluğu oluşturan Türkler (Batı Oğuzlar), ve azınlıkta olan Türkmenler (Doğu Oğuzlar), Kazaklar ve en eski Türkik dillerin birinde konuşan Halaçlara karşı etnik - dilsel soykırıma dönüşmüştür. Durum Afganistan’da da aynıdır ve bu ülkede yaşayan Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar ve başka bir çok Türkik grup tamamen Derileşip - Peştunlaşıp ortadan yok olmaktadırlar. Suriye’de ikinci millet olan Türkler, devletin uyguladığı Araplaştırma siyaseti sonucunda büyük ölçüde Araplaşıp - Kürtleşip ve hızla yok olmaktadır. Benzer bir durum İrak Türkleri için de geçerlidir.
Türkiyen’in bu dört ülkenin merkezi devletlerini koşulsuz desteklemesi, bir anlamda bu ülkelerde yaşayan Türklerin etnik - dilsel soykırımına yeşil ışık yakması ve yardım etmesi anlamındadır. En azı anılan ülkelerin merkezi devletleri Türkiye'nin tutumunu böyle yorumlamışlardır. Oysa özellikle İran’da yok edilen Türk dili ve Türk târîhî mîrâsı, Türkiye’nin de dili ve Türkiye'nin de târîhî mîrâsıdır (İran’daki Türkçe, Doğu ve Güney Anadolu gibi Batı Oğuzca'nın doğu lehçelerindendir, Osmanlıların kökeni İran’ın kuzeybatısında Türk bölgesi veya Türkili’dendir, Anadolu'nun Türkleşmesi ve Türk kimliyinin oluşmasında belirleyici rol oynayan akım ve şahsiyetlerin çoğu, Hacı Bektaş ve Ahi Evren gibi, İrandaki Türklükten gelmektedir, …).
Türkiye Cumhuriyeti bu ülklelerle ilgili şuanki siyasetinde U dönüşü yapmalıdır:
-Bu ülkelerin merkezi devletleri ile normal ilişkilerin kurulmasını onların kendi ülkelerinde yaşayan Türk halkların milli haklarına saygı; dil, kültür ve târîhî mîrâslarını koruma; Türkçe eyitim ve yayın basına uygulanan yasakları kaldırma vs’ye koşutlandırmalıdır,
-Bu ülkelerle ilişkilerin derinleştirilmesi ve genişletilmesini, Moldova’da yaşayan Gagavuzlar ve Kıbrıs’ta yaşayan Türkler örneklerinde izlediyi siyasete benzer biçimde, bu ülkelerde yaşayan Türklerin kendi federe devletlerini kurmalarına bağlamalıdır.
-Türkiye Cumhuriyeti açık ve örtülü plan ve uygulamalarla, gürültü patırtı koparmadan hızla bu ülkelerde yaşayan Türk toplumların dilsel - edebi (Türkçe temelli), ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal kalkınma, gelişme ve kendi ülkeleri ile bölgelerinde belirleyici ve üstün toplumsal, siyasi ve askeri güce dönüşmelerini sağlamalıdır.