Tuesday, January 17, 2023

جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی و دخترانش در تورک اوجاغی استانبول به‌‌ روایت عارف قزوینی

 جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی و دخترانش در تورک اوجاغی استانبول به‌‌ روایت عارف قزوینی 

مئهران باهارلی 

İranlılığı inkar eden Türkçü Urmulu Cemşid Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızları Türk Ocağında.

Turkist Urmulu Cemşid Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene and his daughters who denied Iranianness, at Türk Ocağı.


MÉHRAN BAHARLI

mehranbahari1@yahoo.com

https://independent.academia.edu/MBaharli

https://sozumuz1.blogspot.com/

https://www.facebook.com/profile.php?id=100016259447627

خلاصه:

عارف قزوینی شاعر نژادپرست ضد تورک و رهبر معنوی تشکیلات پان‌ایرانیستی فرقه‌ی دموکرات آزربایجان - تبریز، در خاطرات خود ماجرای شرکت عده‌‌ای از تورک‌ها از تورک‌ایلی در یک کونفرانس تورک اوجاغی در استانبول را ذکر ‌‌کرده است. بنا به او در این کونفرانس محمدامین رسول‌زاده‌‌ که‌‌ با هئیتی از نماینده‌گان تورک‌های قفقاز در آن حضور داشت در نطق خود، نه ‌‌تنها آزربایجان، بلکه ‌‌سرتاسر ایران را تورک معرفی کرده است. عارف قزوینی این روز را یکی از بدترین روزهای عمر خود می‌نامد. زیرا «در این کونفرانس جمعی ننگین از تورک‌ها از ایران (امیر ناصر خلج، جمشید خان مجدالسلطنه اورمویی ‌‌و دخترانش) با افتخار خود را تورک معرفی و از ایرانیت اعلام تنفر کردند و گفتند که‌‌ ما ننگ می‌کنیم از این که ‌‌کسی ما را ایرانی به‌داند». او این شخصیت‌های تورک را «خائن ملت و مملکت، و بدنام کننده‌ی ایرانی» می‌نامد. عارف قزوینی از این که تورک‌های ساکن در ایران، بعد از هزار سال هنوز هویت و سنن و اخلاق تورک خود را تغییر نه‌داده‌اند ‌‌و فارس نه‌شده‌‌اند ‌‌به ‌‌شدت عصبانی است. او می‌گوید مجدالسلطنه خائنی است که با هم‌دستی قوشون عوثمان‌لی اورمو و اطراف آن را آزاد (به زعم او غارت) کرد، سپس در سال ١٩١٥به استانبول رفت و مورد استقبال ژؤن تورک‌ها قرار گرفت. و بعد از آن در هماهنگی با آن‌ها برای جدا و مستقل کردن آزربایجان از ایران هر روز در حال کشیدن نقشه است. بنا به او، مجدالسلطنه در تورک‌گرایی پیش‌تاز و پیش‌گام و پیش‌کسوت می‌باشد، و فعالیت‌های تورک‌گرایانه‌ی او از تاسیس تورک اوجاغی – ١٩١٢- هم قدیمی‌تر و محکم‌تر است. او جوانی و تمام عمر خود را با فداکاری در راه تبلیغ تورک‌گرایی در آزربایجان صرف کرده است. عارف قزوینی دختران مجدالسلطنه (مستوره افشار، توران افشار، اولجای افشار، آیدا‌‌ افشار) را هم «پدر بر پدر» خائن ‌‌و روسیاه و بی شرف می‌نامد، زیرا خود را تورک دانسته و تورک معرفی می‌کنند، تورک‌گرا هستند و همیشه در کونفرانس‌های تورک اوجاغی در ردیف اول جای می‌گیرند.

این اطلاعات یک بار دیگر نشان می‌دهند ‌‌جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی – مجدالسلطنه‌‌ و دخترانش در دهه‌‌ی اول قرن بیستم تورک‌گرا و معتقد به‌‌ ملت تورک و هویت ملی تورک بودند، و به منظور آگاه‌سازی مردم و برانگیختن شعور و حسیات ملی تورک در آن‌ها، هویت ملی تورک و ایده‌‌‌های تورک‌گرایانه‌ را فعالانه ‌‌تبلیغ می‌کردند. علاوه بر آن ‌‌جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی – مجدالسلطنه ‌‌در هماهنگی با ژؤن‌تورک‌ها و تورکیه‌‌ی عوثمان‌لی در حال آماده ‌‌کردن طرح‌هایی برای ایجاد یک حاکمیت مستقل تورک در تورک‌ایلی بود. این اطلاعات هم‌چنین ثابت می‌کنند ادعاهای تاریخ نگاری آزربایجانی مبنی بر آن که گویا در آن زمان شعور ملی تورک وجود نه‌داشت، کاملاً بی پایه است و هدف توجیه خیانت مانقورت‌ها و گؤزقامان‌های ایران‌گرا و پان‌ایرانیست ضد تورک تبریزی و اردبیلی در دوره‌ی مشروطیت و آزادی ‌سِتان و ... را تعقیب می کند. زیرا در آن زمان در میان نخبه‌گان تورک – مانند نمونه‌ی جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی مجدالسلطنه و دخترانش - شعور ملی تورک وجود داشت و مجادله‌ی سیاسی – نظامی ملی تورک نیز تحت رهبری او و دیگر شخصیت‌های ملی تورک در جریان بود.

طبق یک قاعده‌ی بنیادین، در تاریخ‌نگاری آزربایجانی، که ترکیبی از تاریخ‌نگاری‌های ملی‌گرای ایرانی و صلیبی روسی – انگلیسی – فرانسوی – ارمنی است، شخصیت‌های ملی تورک حذف و سانسور و شیطان‌سازی می‌شوند، و به جای آن‌ها شخصیت‌ها و جنبش‌های ضد تورک، غیر ملی، پان‌ایرانیست و یا ماشه‌‌‌ها و متفقین دولت‌های صلیبی روسیه ‌‌و انگلستان و فرانسه‌‌ و پارسی‌ها و زرتوشتی‌ها و توسعه‌‌طلبان ارمنی و ... و حرکات سیاسی آن‌ها مانند حرکت مشروطه‌‌ و آزادی سِتان و .... به‌‌ عنوان شخصیت‌ها و حرکات ملی آزربایجانی قبول می‌شوند. به همین سبب، رهبر ملی تورک جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی – مجدالسلطنه و دخترانش مستوره‌‌ و آیدا‌‌ و توران و اولجای هم که‌‌ از نخستین تورک‌گرایان در تاریخ معاصر تورک‌ایلی و تورک هستند، بالکل از تاریخ‌نگاری مانقورتی آزربایجانی حذف و سانسور شده‌‌اند.

Özet

Tebriz'deki Pan-İranist “Azerbaycan Demokrat Firqesi”nin manevi lideri ve Türk karşıtı ırkçı şair Aref Kazvini, anılarında İstanbul'da düzenlenen bir Türk Ocağı konferansına Türkili'den bazı Türklerin katıldığını belirtmiştir. Ona göre, bu konferansta Kafkas Türklerinden oluşan bir heyetle birlikte bulunan Mehmed Emin Resulzade, sadece Azerbaycan'ı değil, tüm İran'ı Türk olarak nitelendirdiği bir konuşma yapmıştır. Aref Kazvini bu günü hayatının en kötü günlerinden biri olarak değerlendiriyor çünkü bu konferansta, Emir Naser Halac (Xelec), Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızları da dahil olmak üzere İran'dan rüsva bir grup Türk, kendilerini gururla Türk olarak tanımladılar ve İran kimliğine olan nefretlerini dile getirip, İranlı olarak kabul edilmekten utanç duyduklarını söylediler." İran'da bin yıl yaşamalarına rağmen Türklerin Türk kimliklerini, geleneklerini ve ahlaklarını terk edip Fars olmamalarına son derece öfkeli olan Aref Kazvini, bu Türklerden "millete ve ülkeye hiyanet ve İranlılığı rezil edenler" olarak bahsediyor. Aref Kazvini, Osmanlı Ordusu ile koordineli olarak Urmu ve çevresini kurtaran Mecd üs-Seltene'nin hain olduğunu iddia ediyor. Ona göre Mecd üs-Seltene 1915'te İstanbul'a gitti ve Jön Türkler tarafından hararetle karşılandı. O zamandan beri de Azerbaycan'ı İran'dan ayırıp bağımsız bir devlet yapma planları üzerinde aktif olarak çalışıyor. Aref Kazviniye göre Mecd üs-Seltene, Türkçülükte öncü, akıl hocası ve duayendir. Onun Türkçülük faaliyetleri 1912'de Türk Ocağı'nın kurulmasından çok daha güçlü ve çok daha önceden başlamış devam etmektedir. Urmulu Mecd üs-Seltene gençliğini ve tüm hayatını Azerbaycan'da Türkçülüğü yaymaya adamıştır. Aref Kazvini, Mecd üs-Seltene'nin kızlarını (Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar, Ayda Afşar) da hain ve şerefsiz olarak niteliyor. Bunun nedeni, onların da kendilerini Türk olarak tanımlamaları, Türkçülüğü desteklemeleri ve her zaman ön sırada oturdukları Türk Ocağı konferanslarına düzenli olarak katılmalarıdır.

Bu bilgiler, Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızlarının, 20. yüzyılın ilk on yıllarında Türk milletine ve Türk ulusal kimliğine inanan Türkçüler olduklarını, Türk halkını eğitmek ve ulusal bilincini uyandırmak için Türk ulusal kimliğini ve Türkçü fikirleri aktif olarak teşvik ettiklerini bir kez daha göstermektedir. Ayrıca, Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene’nin, Genç Türkler ve Osmanlı Türkiyesi ile uyum içinde Türkili'de bağımsız bir Türk devleti kurmak için planlar hazırladığını da gösteriyor. Bu bilgiler Azerbaycan tarihçiliğinin ileri sürdüyü, guya o dönemde Türk ulusal bilincinin olmadığı iddiasının tamamen temelsiz olduğunu kanıtlamaktadır. Böyle bir temelsiz iddianın amacı, İran meşrutiyet hareketi ve Azadi Setan döneminde Tebrizli ve Erdebilli Türk karşıtı pan-İranist mankurtların ihanetini meşrulaştırmaktır. Oysa Aref Kazvini'nin anıları açıkça gösteriyor ki, o dönemde Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızları gibi Türk elitleri arasında güçlü bir Türk ulusal bilinci ve duygusu vardı. Ayrıca Türk ulusal davası Mecd üs-Seltene ve diğer Türk ulusal figürlerinin liderliğinde siyasi ve askeri olarak devam ediyordu.

İran milliyetçiliği ile Haçlı Rus, İngiliz, Fransız, Ermeni tarih yazımlarının karışımı olan Azerbaycan tarih yazımında temel bir kurala göre, Türk ulusal figürleri silinir, sansürlenir ve karalanır. Onların yerine, Türk karşıtı ve Pan-İranist figürler veya Rusya, İngiltere, Fransa, Parsiler, Zerdüştîler, Ermeniler vb.'nin kuklaları ve müttefikleri olan kişiler ve İran Meşrutiyet hareketi ve Azadi Setan gibi Pan İranist siyasi hareketler Azerbaycan ulusal figürleri ve hareketleri olarak tasvir edilir. Bu nedenle, Türkili ve Türklerin çağdaş tarihindeki ilk Türkçülerden olan Türk ulusal önder Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ile kızları Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar ve Ayda Afşar da Azerbaycan tarih yazımından tamamen silinmiş ve sansürlenmiştir.

Abstract

Aref Qazvini, the anti-Turkish racist poet and spiritual leader of the pan-Iranist “Azerbaycan Demokrat Firqesi” (Democrat Party of Azerbaijan in Tebriz), mentioned in his memoirs the participation of some Turks from Türkili in a Türk Ocağı conference in Istanbul. According to him, during this conference, Mehmed Emin Resulzade, who was accompanied by a delegation of Caucasus Turks gave a speech where he referred to not only Azerbaijan but the whole of Iran as Turkish. Aref Qazvini considers this day to be one of the worst of his life because, in this conference, a shameful group of Turks from Iran, including Emir Naser Khalaj (Xelec), Jamshid Khan Majd os-Saltana Urmui (Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene), and his daughters, proudly identified themselves as Turks and expressed their hatred for Iranian identity. They stated that they were ashamed to be considered Iranians." He refers to these Turks as "traitors of the nation and the country, and defamers of Iran". Aref Qazvini is extremely furious that, even after a thousand years of living in Iran, the Turks have not abandoned their Turkish identity, customs, and morals to become Farsis (Persians). Aref Qazvini claims that Mecd üs-Seltene, who in coordination with the Ottoman Army liberated Urmu and its surroundings, is a traitor. He went to Istanbul in 1915 and was welcomed by the Young Turks. Since then, he has been actively working on plans to separate Azerbaijan from Iran and make it and independent state. According to him, Mecd üs-Seltene is forerunner, mentor, and pioneer in Turkism, and his Turkism activities are stronger and have been going on for much longer than the establishment of Turk Ocağı in 1912. He has dedicated his youth and his entire life with self-sacrifice to promoting Turkism in Azerbaijan. Aref Qazvini refers to Mecd üs-Seltene's daughters (Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar, Ayda Afşar) as traitors and malevolents. This is because they identify themselves as Turks, support Turkism, and regularly attend Türk Ocağı conferences, where they always sit in the front row.

This information once again shows that Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene and his daughters, in the first decades of the 20th century were Turkists who believed in the Turkish nation and the Turkish national identity. They actively promoted Turkish national identity and Turkist ideas to educate the people and awaken the consciousness and national pride of the Turks. Additionally, Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene in coordination with the Young Turks and Ottoman Turkey was preparing plans to establish an independent Turkish government in Türkili. This information also proves that the claim of Azerbaijani historiography, stating that there was no Turkish national consciousness at that time, is completely baseless. The purpose of such a baseless claim is to justify the betrayal of anti-Turkish and pan-Iranists from Tebriz and Erdebil during the Iranian constitutional movement and Azadi Setan. While as it is evident in Aref Qazvini’s memoirs, there was a strong sense of Turkish national consciousness among the Turkish elites such as Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene, and his daughters at that time. Furthermore, the Turkish national cause was going on politically and militarily under the leadership of Mecd üs-Seltene and other Turkish national figures.

According to a fundamental rule in Azerbaijani historiography, which is a blend of Iranian nationalistic and Russian, English, French, Armenian and crusader historiographies, Turkish national figures are often erased, censored, and vilified. In their place, anti-Turkish and Pan-Iranist figures, or individuals who are puppets and allies of Russia, England, France, Persians, Zoroastrians, Armenians etc., as well as their political movements like the Iranian constitutional movement and Azadi Setan, are portrayed as Azerbaijani national figures and movements. For this reason, the Turkish national leader Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene, along with his daughters Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar, and Ayda Afşar, who are among the first Turkists in the contemporary history of Türkili and Türks, have been entirely erased and censored from Azerbaijani historiography.







Sunday, January 15, 2023

مدحیه‌ی فتح‌علی خان قاجار قزوینی سپانلو به تورکی جغتایی در ستایش ناصرالدین شاه قاجار

 مدحیه‌ی فتح‌علی خان قاجار قزوینی سپانلو به تورکی جغتایی در ستایش ناصرالدین شاه قاجار

 

مئهران باهارلی

 

فتح‌علی خان قاجار قزوینی سپانلو مدحیه‌ای به تورکی جغتایی در ستایش ناصرالدین شاه قاجار نوشته و آن را در کتاب خود بنام «لغت اتراکیه» (نام‌های دیگر: مقالید ترکیه، بهجت اللغت) یک لغت‌نامه‌ی تورکی جغتایی درج کرده است. این مدحیه که در مقدمه‌ی کتاب آمده مرکب است از قسمت‌های شعری ماخوذ از آثار امیر علی شیر نوایی و قسمت نثری تالیف فتح‌علی خان قاجار قزوینی سپانلو (مقدمه‌ی کتاب لغت اتراکیه به سبب مطالب مطرح شده در آن، بسیار مهم است و به صورت جداگانه و کامل در سؤزوموز منتشر خواهد شد).

همانگونه که معلوم است تورکی جغتایی از موقعیت خاصی در دوره‌ی قاجاری و عموما تمام دولت‌های تورک برخوردار بود:

- تورکی جغتایی یک زبان پرستیژ بود. (تورکی جغتایی و آثار امیر علی شیر نوایی برای تورکان، دارای مقام و منزلتی مانند انگلیسی بریتانیا و آثار شکسپیر برای جهان انگلیسی‌زبان است).

-سلاطین و مقامات تورک همواره علاقه‌مند به آموختن و خواندن متون ادبی به جغتایی مخصوصا آثار امیر علی شیر نوایی، برجسته‌ترین شاعر جهان تورکیک بودند.

-تورکی جغتایی سمبول و یادآور ریشه‌ها و تبار تورکستانی برای تورکان ساکن در ایران و دولت‌های تورک بود.

-و به دلایل فوق، تورکی جغتایی تا پایان سلطنت فتح‌علی شاه قاجار به عنوان یک زبان رسمی مکتوب هم بکار می‌رفت.

اما فتح‌علی خان قاجار قزوینی سپانلو برای نوشتن مدحیه‌ی آغاز کتاب خود به تورکی جغتایی دلایل دیگری نیز داشت. نخست آن که این کتاب در باره‌ی تورکی جغتایی بود و گنجاندن متنی ادبی از مولف آن مرکب از قسمت‌های نظم و نثر عملی بجا و منطقی بود.

دوم آنکه ناصرالدین شاه شخصیتی فرهیخته و ادیب و آشنا و علاقه‌مند و مسلط به زبان و ادبیات تورکی عموما و تورکی جغتایی و آثار امیر علی شیر نوایی خصوصا بود. چنانچه محمد حسن خان اوتوزایکی‌لی (مقدم) مراغه‌ای ملقب به صنیع‌الدوله و سپس اعتمادالسلطنه؛ دولت‌مرد، نویسنده و جوغرافی‌دان تورک و وزیر «انطباعات و دارالترجمه» عهد ناصرالدین شاه، در کتاب «المآثر و الآثار» در باره‌ی تسلط ناصرالدین شاه بر تورکی جغتایی چنین می‌گوید: «تورکی جغتایی [- و تورکی عثمانی] که اینک در ممالک عثمانی متعارف است - را کاملا می‌دانند و مشکلات که در املاء و منشات آن زبان است جمله در آن حضرت واضح و آسان باشد»[1]. بنابراین تقدیم یک نوشته از طرف مولف کتاب به ناصرالدین شاه در زبانی که او بدان علاقه داشت، یعنی تورکی جغتایی ژستی پسندیده بود.

سوم آنکه اساسا فتح‌علی خان قاجار قزوینی سپانلو کتاب خود را به امر ناصرالدین شاه تالیف کرده بود. وی می‌گوید به او گوشزد شد ناصرالدین شاه میل دارد آثار امیر علی شیر نوایی را مطالعه کند، از این رو ضروری شد کتاب لغتی در این باب تالیف کند. وی اضافه می‌کند پس از قبول این مسئولیت، شاهزاده‌گان و امنای دولت قاجاری هم که میل به خواندن آثار نوایی و آموختن تورکی جغتایی داشتند به او توصیه کردند که لغت‌نامه‌ی خود را در فورمتی حتی المقدور آسان و همه فهم تالیف کند که به سرعت بتوان کلمات و معانی آن‌ها در کتاب را پیدا کرد: «در تاریخ هزار و دویست و هفتاد و چهار گوشزد حقیر شد که اقدس همایون شهریاری و حضرت ظل اللهی روحنا فداه [ناصرالدین شاه] میل فرمودند که گاهی به صرافت طبع مبارک تالیفات حضرت نوایی را مطالعه فرمایند. لهذا بر خود واجب دانسته که لغت جغتای را و جسته جسته لغت موغول که در تالیفات آن جناب می‌باشد نسخه‌ای نوشته شود. نواب شاهزاده‌گان و از امنای دولت بهیه که میل به تالیفات حضرت نوایی و لغت داشتند فرمودند کتاب لغت را تا می‌توانی آسان و عوام فهم بنویس که خواص و عوام در وقت حاجت معطل نشوند و بهره‌ای ببرند و به محض رجوع به آسانی خود لغت و معنی آن فهمیده شود. بنابر آن اقدام نمود در مدت سه سال به اتمام رسید. مسمی گردید به بهجت اللغة. در تاریخ هزار و دویست هفتاد و هفت (1861) حسب الحکم مامور خراسان می‌بود به اتمام رسید».

پایان نوت مئهران باهارلی





Saturday, January 14, 2023

حزب داشناک، رهبر جنبش مشروطه‌ در تبریز

 

حزب داشناک، رهبر جنبش مشروطه‌ در تبریز 

مئهران باهارلی


Taşnak partisi, Tebriz'deki Meşrute Hareketin lideri

Dashnak party, the leader of the Constitutional Movement in Tebriz

 

MÉHRAN BAHARLI

mehranbahari1@yahoo.com

https://independent.academia.edu/MBaharli

https://sozumuz1.blogspot.com/

https://www.facebook.com/profile.php?id=100016259447627

خلاصه:

در قسمت اول این مقاله یک گزارش از داشناکسوتیون (فدراسیون انقلابی ارمنی) به‌ «کونگره‌ی بین‌المللی سوسیالیست»، کوپنهاگ، سال ١٩١٠ را عرضه ‌کرده‌ام. بنا به این گزارش: «حزب داشناکسوتیون پیشتاز جنبش مشروطیت و رهبر اصلی حرکت مشروطه‌ در تبریز بود‌ و از همان آغاز رهبری و تامین پول و سلاح و مواد منفجره و جنگنده‌ (فدائی) برای ستار خان (کومیته‌ی نظامی تبریز) بر علیه ‌دولت تورک قاجار را بر عهده ‌داشت. یپرم خان از اعضای حزب داشناکسوتیون در راس قوای مسلح مشروطه ‌قرار دارد و برای عملیات نظامی بر علیه‌ وفاداران به ‌دولت قانونی قاجار و به ‌قتل رسانیدن مقامات تورک قاجاری به‌ مناطق مختلف کشور عازم می‌شود». حرکت مشروطیت ایران ائتلافی برای ساقط کردن دولت تورک قاجار و پایان دادن به‌ حاکمیت تورک بر ایران بود. رهبران این حرکت عبارت بودند از: انگلستان و دیگر دولت‌های استعمارگر و صلیبی مانند فرانسه، سیاسیون آنگلوفیل، رهبران جامعه‌ی پارسی هندوستان و زرتوشتی ایران، طرف‌داران باستان‌گرایی ایرانیک و آریایی، اقوام ایرانیک مازندرانی‌ و گیلگ‌ و بختیاری‌، تروریست‌های بابی - ‌ازلی و اراذل و اوباش قفقازی و تبریزی و اردبیلی که ‌به‌ عنوان مزدور و ماشه‌ی مراکز استعمارگر صلیبی و ضد تورک مذکور عمل می‌کردند. تشکیلات و شخصیت‌های ارمنی مرکب از سه ‌جناح ملی‌گرا، چپ (داشناکسوتیون، هونچاکیان، ...) و بنیادگرایان مسیحی (کشیش‌ها، کلیساهای ارمنی)، جای‌گاه بسیار مهمی در مدیریت و رهبری جنبش ضد تورک مشروطه‌ی ایران‌ داشتند. آن‌ها موفق شدند تبریز مرکز ایالت آزربایجان را  - که در قرن نوزده کانون ناسیونالیسم ایرانی فارس‌محور بود - در ربع اول قرن بیستم به کانون اصلی سیاسی و تروریستی ضد تورک در ایران بر علیه ‌دولت‌های تورک قاجار و عوثمان‌لی، و بر علیه جریانات ملی تورک در تورک‌ایلی، قفقاز و آناتولی تبدیل کند. مدیریت و رهبری ماجرای مقاومت ستار خان و «کومیته‌ی نظامی تبریز» هم ‌تقریباً به طور کامل در دست تاشناک - داشناکسوتیون، هنچاک - هونچاکیان بود. هدف شخصیت‌ها و گروه‌های ارمنی از پیوستن به‌ جنبش مشروطیت و اشتراک در رهبری و مدیریت آن مخصوصاً در آزربایجان و تبریز، ساقط کردن دولت قاجار، پایان دادن به حاکمیت سیاسی تورک بر ایران، ‌فروپاشاندن امپراتوری عوثمان‌‌لی، و تاسیس دولت «ارمنستان بزرگ» بر اراضی جنوب و مرکز و شرق آناتولی و قسمت آزربایجانی تورک‌ایلی به‌ علاوه‌ی تمام قفقاز جنوبی بود. دروشاک اورگان حزب داشناکسوتیون چاپ پاریس - ١٩٢٧، جنبش مشروطیت ایران را مرحله‌ی پایانی نبرد ایران بر علیه توران و نژاد آریایی بر علیه تورک – تاتار توصیف می‌کرد: «انقلاب مشروطیت ایران، سقوط سلسله‌ی قاجار، پیروزی پهلوی‌ها و نبردهای ارمنیان برای آزادی، همه‌ی این حرکات ادامه‌ی جنگ دیرین ایران بر علیه ‌توران و اهورامزدا بر علیه ‌اهریمن است که ‌نژاد آریایی بر علیه‌ اقوام تورک و تاتار ادامه‌ می‌دهد». در قسمت دوم این مقاله نقش تعیین کننده‌ی شخصیت‌ها و گروه‌های ناسیونالیست ارمنی در عرصه‌های آتی را به اختصار بررسی کرده‌ام: جنبش ضد تورک مشروطیت، ساقط کردن محمدعلی شاه‌؛ اشغال نظامی تهران پایتخت دولت تورک قاجار، قتل و ترور مقامات و شاه‌زاده‌گان قاجاری، خلع سلاح و کشتار مجاهدین تبریز در تهران، ادعاهای ارضی دولت جدید مشروطه‌ بر علیه‌ عوثمان‌لی؛ تشکل مفاهیم مودرن ملت ایران و ناسیونالیسم ایرانی، تئوریزه‌ کردن اندیشه‌ی پان‌ایرانیسم، آفرینش هویت ملی ضد تورک آزربایجانی، آفریدن تاریخ‌نگاری آزربایجانی، مانقورتیسم آزربایجانی، دموکرات‌های آزربایجان و آزادی‌ ستان و پیشه‌وری، فرهنگ تروریسم در ایران، تورک‌ستیزی سنتی چپ ایرانی، ...

Özet

Bu makalenin ilk bölümünde Taşnaktsutyun'un (Ermenistan Devrimci Federasyonu) 1910 yılında Kopenhag'daki " Uluslararası Sosyalist Kongre"ye sunduğu bir raporu ele aldım. Bu rapora göre: "Taşnaktsutyun partisi İran Meşrutiyet Hareketi’nin ön saflarında yer alıyordu ve Tebriz'de Meşrutiyet Hareketi'nin de asıl lider ve yöneticisi idi. Taşnaktsutyun başlangıçtan itibaren Tebrizdeki Meşruteçilerin isyanlarına öncülük etti ve Türk Kacar devletine karşı mücadelesinde Sattar Han'a (Tebriz Askeri Komitesi) para, silah, patlayıcı ve fedâyi (Ermeni terörist) sağladı. Taşnaksutyun partisi üyesi Yeprem Han, Meşrutiyet Silahlı Kuvvetlerinin başında bulunuyor. Kacar Devleti'ne sadık olanlara karşı ülkenin çeşitli bölgelerinde askeri operasyonlar yürütüyor ve Türk Kacar yetkililerini öldürüyor”. İran'ın Meşrutiyet Hareketi, Türk Kacar devletini devirmeyi ve İran üzerindeki Türk egemenliğine son vermeyi amaçlayan bir güçler koalisyonu idi. Bu hareketin liderleri şunlardı: İngiltere ve Fıransa gibi diğer sömürgeci ve haçlı Avrupa devletleri, Anglofil politikacılar, Hindistan'daki Pârsî ve İran'daki Zerdüştî topluluklarının liderleri, İranik ve Aryan arkaizmine inananlar, İranlı Mazenderanî, Gîlek ve Bahtiyâri etnik grupları, Bâbi Ezeliler ve Türk karşıtı Haçlı ve sömürgeci odakların paralı askerleri ve piyonları olarak hareket eden Kafkasya, Tebriz ve Erdebil'den gelen başka teröristler ve haydutlar. Milliyetçiler, solcular (Taşnaktsutyun, Hunçakyan vb.) ve Hıristiyan kökten dincilerden (rahipler, Ermeni kiliseleri) oluşan Ermeni örgütleri, İran'daki Türk karşıtı Meşrutiyet Hareketi'nin yönetiminde ve yönlendirilmesinde önemli bir rol oynadılar. Azerbaycan Eyaleti'nin başkenti Tebriz on dokuzuncu yüzyılda Fars merkezli İran Milliyetçiliğinin odağı ve beşiği idi. Ermeni örgütlerse yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde Tebriz’i Kacar ve Osmanlı Türk devletleri ile Türkili, Kafkasya ve Anadolu'daki ulusal Türk hareketlerine karşı İran'daki ana Türk karşıtı siyasi ve terör üssü haline getirmeyi başardılar. Settar Han direnişinin ve "Tebriz Askeri Komitesi"nin kontrolü ve yönetimi de neredeyse tamamen Taşnaksutyun ve Hunçakyan Ermeni partilerinin elindeydi. Ermeni aktivistlerin ve örgütlerin, İran Meşrutiyet Hareketi'ne katılma ve özellikle Azerbaycan ve Tebriz'de onun liderlik ve yönetimine ele geçirmekten hedefi, Türk Kacar devletini devirmek, İran üzerindeki Türk egemenliğine son vermek, Türk Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak, ve Anadolu'nun güney, orta ve doğu bölgeleri ile Türkili’nin Azerbaycan kısmı ve Güney Kafkasya'nın tamamında "Büyük Ermenistan" ülkesini kurmaktı. 1927 yılında Paris'te yayınlanan Taşnaktsutyun Partisi'nin resmi yayın organı Droşak (Troşag), İran Meşrutiyet Hareketi'ni, İran'ın Turan'a karşı mücadelesinin ve Aryan ırkının Türkler ve Tatarlara karşı savaşımının son aşaması olarak tanımlıyordu: "İran'ın Meşrutiyet Devrimi Kacar hanedanının devrilmesi, Pehlevilerin yükselişi ve Ermenilerin kurtuluş mücadelesi, tüm bu hareketler İran'ın Turan'a karşı devam eden savaşının, Ahuramazda'nın Ahriman'a karşı mücadelesinin, ve Aryan ırkının Türklere ve Tatarlara karşı sürdürdüğü uruşun bir parçasıdır. Bu makalenin ikinci bölümünde Ermeni milliyetçi figür ve örgütlerinin şu alanlardaki rolünü kısaca inceledim: Türk karşıtı İran Meşrutiyet Hareketi, Memmedeli Şah'ın devrilmesi; Türk Kacar devletinin başkenti Tahran'ın askeri işgali, Kacar yetkililerinin ve prenslerinin öldürülmesi ve suikasta uğraması, Tahran'da Tebriz Mücahidlerinin silahsızlandırılması ve öldürülmesi, yeni İran Meşrute hükümetinin Osmanlılara karşı toprak iddiaları; İran milleti ve İran milliyetçiliği modern kavramların oluşumu, Pan-İranizm ideolojisini kuramsallaştırma, Türk karşıtı yeni Azerbaycan Milli kimliğinin oluşturulması ve Anti Türk Azerbaycan Tarih Yazımı, Azerbaycan Mankurtluğu, Azerbaycan Demokratları, Azadi Setan ve Pişeveri olayları, İran'daki terör kültürünün oluşması, ve İran solunun geleneksel Türk karşıtlığı.

Abstract

In the first part of this article, I have presented a report from the Dashnaktsutyun (Secret Army of Armenia) to the "Socialist International Congress" in Copenhagen in 1910. According to this report: "The Dashnaktsutyun party was at the forefront of the Iranian Constitutional Movement and served as the primary leader of the Constitutional Movement in Tebriz. From the outset, it led the riots and supplied funds, weapons, explosives, and fighters for Sattar Khan (Tebriz Military Committee) in their fight against the Turkish Qajar state. Yeprem Khan, a member of the Dashnaktsutyun party is in charge of the Constitutional Armed Forces. He is conducting military operations in various regions of the country against those loyal to the legitimate Qajar State and to kill Turkish Qajar officials. Iran's Constitutional Movement was a coalition to overthrow the Turkish Qajar state and end Turkish rule over Iran. The leaders of this movement were: Britain and other colonial and crusader states, Anglophile politicians, leaders of the Parsee community of India and Zoroastrians in Iran, believers in Iranic and Aryan archaism, Iranic Mazandarani, Gilek, and Bakhtiyari ethnic groups, Babi Ezelis and other terrorists and thugs from Caucasia, Tebriz and Erdebil who acted as mercenaries and pawns of the crusader and anti-Turkish colonial powers. Armenian organizations, consisting of nationalist factions, the leftists (Dashnaktsutyun, Hunchakian, etc.) and Christian fundamentalists (priests, Armenian churches), held a crucial role in the managing and leading of the anti-Turkish Constitutional Movement in Iran. In the first quarter of the twentieth century, they managed to turn Tebriz, the capital of Azerbaijan Eyalet, which was the center of Persian-oriented Iranian Nationalism in the nineteenth century, into the main anti-Turkish political and terrorist base in Iran, directed against the Turkish states of Qajar and Ottoman, as well as against Turkish national movements in Türkili, Caucasus, and Anatolia. The control and conduct of Sattar Khan's resistance and "the Tebriz Military Committee" were almost completely in the hands of the Dashnaktsutyun and Hunchakian Armenian parties. The goal of Armenian activists and organizations in joining the Constitutional Movement and participating in its leadership and management, particularly in Azerbaijan and Tebriz, was to overthrow the Turkish Qajar state, put an end to Turkish rule over Iran, disintegrate the Turkish Ottoman Empire, and establish the country of "Greater Armenia" in the southern, central, and eastern regions of Anatolia, as well as the Azerbaijani portion of Turkili, along with the entirety of the South Caucasus. The Droshak (Troshag), the official organ of the Dashnaktsutyun Party, published in Paris in 1927, described Iran's Constitutional Movement as the ultimate stage of Iran's battle against Turan, and the struggle of the Aryan race against Turks and Tatars: "Iran's Constitutional Revolution, the overthrow of the Qajar dynasty, the rise of the Pahlavis, and the Armenians’ fight for freedom, all of these movements are part of Iran's ongoing battle against Turan and Ahuramazda’s fight against Ahriman, which the Aryan race continues against Turks and Tatars. In the second part of this article, I have examined the role of Armenian nationalist figures and organizations in these fields: the anti-Turkish Constitutional Movement, the overthrow of Memmedeli Shah; the military occupation of Tehran the capital of the Turkish Qajar state, the murder and assassination of Qajar officials and princes, the disarmament and killing of Tebriz Mujahideen in Tehran, the territorial claims of the new Iranian constitutional government against the Ottomans; the formation of modern concepts of the Iranian nation and Iranian nationalism, theorizing the ​​Pan-Iranism ideology, the creation of anti-Turkish Azerbaijani national identity and Azerbaijani historiography, Azerbaijani Mankurtism, Azerbaijan Democrats, Azadi Setan and Pisheveri, the terrorism culture in Iran, and the traditional anti-Turkism of the Iranian left.

Wednesday, January 11, 2023

امیر ناصر خلج در تورک اوجاغی استانبول: من تورکم سرهنگ باقرخان خلج: من خلج و پدر بر پدر تورکم، ایرانی وجود نه‌دارد

امیر ناصر خلج در تورک اوجاغی استانبول: من تورکم 

سرهنگ باقرخان خلج: من خلج و پدر بر پدر تورکم، ایرانی وجود نه‌دارد 

مئهران باهارلی


عارف قزوینی، نژادپرست ایرانی به ‌شدت متنفر از تورک و رهبر معنوی فرقه‌ی دموکرات آزربایجان تبریز، در خاطرات و نامه‌های خود به ‌هنگام لجن‌مالی و ناسزاگویی به ‌دو شخصیت تورک، سرهنگ باقر خان خلج و امیر ناصر خلج در باره‌ی شعور ملی تورک آن‌ها اطلاعات مهمی را داده ‌است.

بنا به ‌عارف قزوینی، «امیر ناصر خلج» در یک کونفرانس در «تورک اوجاغی» در استانبول شرکت کرده ‌و در آنجا خود را به‌ صورت «تورک» معرفی نموده ‌است. بنا به او امیر ناصر خلج و دیگر تورکان از ایران (جمشید خان سوباتای‌لی افشار اورمویی و دخترانش، امیر حسین خان سردار شجاع داماد ناصرالدین شاه، ...) که در این کونفرانس شرکت کرده بودند با کمال سرافرازی در تورک اوجاغی از زیر بار شرافت ایرانیت شانه خالی و خود را تورک معرفی کرده، از ایرانیت نفرت به خرج داده و گفته‌اند ما ننگ داریم از این که کسی ما را ایرانی به‌داند.

هم‌چنین بنا به خاطرات ‌عارف قزوینی هنگامی که او در جمعی از صاحب‌منصبان در خرّم‌آباد به ‌تبلیغ عقاید «پاک» خود (نژاد پاک آریایی ملت ایران) مشغول بود، یک صاحب‌منصب به ‌اسم «سرهنگ باقر خان» (که فرمانده‌ی نظامی لورستان بود)، به ‌مخالفت با او برخاسته ‌و سخنانی بدین مضمون گفته ‌است: «ایرانی وجود نه‌دارد. نه‌باید خودمان را فریب دهیم. به‌ عنوان نمونه خود من یک خلج و پدر بر پدر تورک هستم». عارف قزوینی سخنان سرهنگ باقر خان خلج را بی شرمی می‌نامد و می‌گوید این شخص که ‌وابسته ‌به‌ بیگانه‌ای به ‌اسم صادقوف بوده‌ و در دامان بیگانه‌ پرورش شده، نام فرزند خود را هم «هولاگو» گذاشته ‌است.

عارف قزوینی‌یِ به ‌شدت عصبانی شده ‌از شعور قومی تورک این دو شخص و این که ‌آن‌ها خودشان را تورک می‌دانند و تقدیم می‌کنند، از یک طرف آن‌ها را صراحتاً و یا تلویحاً بیگانه‌ و بیگانه‌پرست و خائن و حرام‌زاده، و خلج‌ها را یک نژاد نمک‌نه‌شناس می‌نامد؛ و از طرف دیگر در مقام مقایسه‌ به ‌قهرمان‌سازی از یک مانقورت و تروریست تبریزی «حلال‌زاده» به ‌اسم حاجی علی‌اصغر که «خون دل می‌خورد تا مردم تورک در آزربایجان که گویا اولاد زردوشت هستند، زبان بیگانه‌ی تورکی را رها کرده ‌و به ‌زبان فارسی سعدی و فردوسی صحبت کنند»، می‌پردازد.

این اطلاعات از منظر تاریخ ملی تورک مهم هستند. در زیر قسمت‌های مربوطه ‌از خاطرات عارف قزوینی را نقل کرده ‌و سپس چند توضیح داده‌ام. 

Sunday, January 8, 2023

امیر علی شیر نوایی: مین تورک‌جه باشلابان روایت - قیلدیم بو فسانه‌نی حکایت

امیر علی شیر نوایی

 

مین تورک‌جه باشلابان روایت

قیلدیم بو فسانه‌نی حکایت

کیم شهرتی چون جهان‌غه تولغای

تورک اهلی‌غه داخی بهره ییتکای

 «لیلی مجنون»

 

فارسی اولدو چو آلارغه ادا

تورکی ایله قیلسام آنی ابتدا

فارسی ایل تاپتی چو خرسندلیق

تورک داخی تاپسه برومندلیق

 «حیرت الابرار»


EMİR ELİŞÉR NEVÂYİ

 

Min Türkce başlaban rivâyet

Qıldım bu fesâneni hikâyet

Kim şöhreti çün cahanqa tolqay

Türk ehliqe daxı behre yitqay

Léyli Mecnûn”

 

Fârsi oldu çü alarqa edâ

Türki ile qılsam anı ibtidâ

Fârsi il taptı çü xürsendlik

Türk daxı tapsa burûmendlik

“Héyret ül-Ebrâr”

Saturday, January 7, 2023

سیاه‌مشق‌های تورکی ناصرالدین شاه‌ قاجار در پنج و نه‌ ساله‌گی و تورکیات او در مرقّع ناصری

 سیاه‌مشق‌های تورکی ناصرالدین شاه‌ قاجار که در پنج و نه‌ ساله‌گی نوشته، و تورکیات او در مرقّع ناصری 

مئهران باهارلی


NÂSİREDDİN ŞAH KACAR'IN BEŞ VE DOKUZ YAŞLARINDAYKEN YAZDIĞI TÜRKÇE SİYAHMEŞKLERİ İLE MURAKKA-İ NÂSİRÎ KİTABINDA BULUNAN BAŞKA TÜRKÇE YAZILARI

THE TURKİSH CALLİGRAPHY PRACTİCES OF NASSER AL-DİN SHAH QAJAR, WRİTTEN WHEN HE WAS FİVE AND NİNE YEARS OLD, AND HİS OTHER TURKİSH WRİTİNGS İN THE BOOK MORAQQA-E NASSERİ


MÉHRAN BAHARLI 

«سؤزوموز، مئهران باهارلی‌نین یازقالاری توپلوسو» پیتییی،‌ بیرینجی جیلدده‌ن

Sözümüz, Méhran Baharlının yazqalar toplusu” pitiyinden, cild I

از کتاب « سؤزوموز، مجموعه مقالات مئهران باهارلی» - جلد اول 

mehranbahari1@yahoo.com

https://independent.academia.edu/MBaharli

https://sozumuz1.blogspot.com/

خلاصه

در کتاب «مرقّع ناصری، ...» نوشته‌هایی به زبان تورکی از ناصرالدین شاه مشتمل بر دو سیاه‌مشق تورکی که او ‌یکی را در ‌پنج ساله‌گی و دیگری را در نه‌ ساله‌گی نوشته، یک رباعی هجویه‌ی تورکی که سروده‌ی او، بعضی جملات و چند بیت تورکی وجود دارد. ناصرالدین شاه در یادداشت‌های خود کلمات و اصطلاحات و اسامی بی شمار تورکی را هم استفاده کرده است. جملات تورکی ‌ناصرالدین شاه ‌محاورات بین او و دیگران و به زبان تورکی غیر ادبی است. ناصرالدین شاه مانند همه‌ی مردم تورک، در دوران کودکی اصلا فارسی نه‌می‌دانست. او ‌نخست نوشتن به تورکی را فرا گرفت و ‌در پنج ساله‌گی قادر به‌‌ خواندن و نوشتن متون تورکی شد. تورکی ‌در دوران ولی‌عهدی و سلطنت ناصرالدین شاه‌ هم زبان اولیه ‌و روزمره و کاری او و درباریان و هم‌راهان و هم‌سرانش و مقامات عالی‌رتبه‌ی کشوری و لشکری دولت قاجاری بود. اگرچه ناصرالدین شاه‌ بعد از جلوس بر سلطنت در تهران زبان فارسی را در حد کمال آموخت، اما همیشه‌ آن را به ‌شکلی بد و شکسته ‌صحبت می‌کرد. توانایی ناصرالدین شاه برای خواندن و نوشتن به زبان تورکی در پنج ساله‌گی دلائل چندی دارد: محمد شاه‌ غازی قاجار پدر ناصرالدین شاه به ‌تورکی‌نویسی و سوادآموزی تورکی ولی‌عهد و شاه‌زاده‌گان اهمیت می‌داد و در دربار او در تهران سیستمی برای تدریس زبان تورکی به‌ آن‌ها وجود داشت، تورکی ‌زبان مادری و ملی سلاطین قاجار، زبان عمده ‌و اصلی و پرستیژ در دربار تهران، و دارای موقعیت زبانی رسمی دوفاکتو و مکتوب در دولت قاجار از جمله در دوره‌ی ناصری بود. نهایتا آن که دولت قاجار متناسب با ماهیت چندزبانه‌‌ بودن جامعه‌ی ایران، در همه‌ی موسسات خود سیاست پلورالیسم زبانی و رسمیت و کاربرد چند زبان را تعقیب می‌کرد. در این مقاله جملات و ابیات تورکی ناصرالدین شاه در مرقع ناصری را تصحیح و ترجمه کرده‌ام.

Özet

"Murakka-i Nâsirî,…" adlı kitapta Nâsireddin Şah Kacar'ın Türkçe yazıları da yer almaktadır. Bunlar arasında, biri beş, diğeri dokuz yaşındayken yazdığı iki Türkçe Siyah Meşk (bir tür yazı yazma ve hattatlık pratiği), bazı Türkçe cümleler ve beyitler, ve bestelediği bir Türkçe hiciv dörtlüğü bulunmaktadır. Nâsireddin Şah'ın Türkçe cümleleri, edebi olmayan bir dilde ve onunla başkaları arasında geçen diyaloglardan oluşmaktadır. Nâsireddin Şah, Farsça yazılarında da sıklıkla ve çok sayıda Türkçe kelime, terim ve isim kullanmıştır. Nâsireddin Şah, İran'daki tüm Türkler gibi, çocukluğunda hiç Farsça bilmiyordu. Farsça okuma yazmayı öğrenmeden çok önce Türkçe okuma yazmayı öğrendi. Beş yaşında Türkçe metinleri okuyup yazabiliyordu. Nâsireddin Şah'ın veliaht ve hükümdar olduğu dönemde Türkçe, kendisi, saray mensupları, Kacar Devleti ve Ordu yetkilileri, çevresindekiler ve eşleri tarafından kullanılan temel günlük dildi. Tahran'da tahta çıktıktan sonra Nâsireddin Şah, Farsça bilgisini mükemmelleştirse de, Farsçayı her zaman kötü ve bozuk bir şekilde konuşuyordu. Nâsireddin Şah'ın beş yaşında Türkçe okuyup yazabilmesinin birkaç nedeni vardır: Nasıreddin Şah'ın atası Mehemmed Şah Gazi Kacar, veliaht ve şehzâdelerin Türkçe okuma-yazma bilmesine önem veriyordu ve Tahran'daki sarayında onlara Türkçe'nin öğretilmesi için bir sistem vardı. Türkçe, Kacar şahlarının ana dili ve ulusal diliydi, Tahran sarayında konuşulan başlıca ve prestijli dildi, Nâsireddin Şah dönemi de dahil olmak üzere Kacar Devleti'nde Türkçe fiili resmi ve yazılı dil statüsüne sahipti, Kacar Devleti İran toplumunun çok dilli yapısını kabul ederek tüm kurumlarında birden fazla dilin kullanımını resmen tanıyarak bir dilsel çoğulculuk politikası uyguladı…. Bu makalede, Nâsireddin Şah'ın "Murakka-i Nâsirî,…"'deki tüm Türkçe cümle ve beyitlerini düzelterek ve tercümelerini vererek sundum.

Abstract

In the book "Moreqq-e Naseri, …", there are writings in Turkish by Nasser al-Din Shah. These include two Turkish Siyahmashqs, a type of writing and calligraphy practice, that he wrote, one when he was five years old and the other when he was nine. Additionally, there is a Turkish satirical quatrain that he composed, along with some Turkish sentences and verses. His Turkish sentences consist of dialogues between himself and others, using non-literary language. Nasser al-Din Shah frequently has incorporated numerous Turkish words, terms, and names in his Farsi writings. Nasser al-Din Shah, like all Turks in Iran, did not know Persian at all in his childhood. He learned to read and write first in Turkish, long before learning to read and write in Farsi. He was able to read and write Turkish texts at the age of five. During Nasser al-Din Shah's reign as crown prince and ruler, Turkish was the primary everyday language used by him, his courtiers, civil and military officials of the Qajar state, as well as his companions and consorts. After ascending the throne in Tehran, Nasser al-Din Shah perfected his knowledge of Farsi, but he always spoke it poorly and brokenly. There are several reasons for Nasser al-Din Shah's ability to read and write in Turkish at the age of five: Mehemmed Shah Ghazi Qajar, the father of Nasser al-Din Shah, emphasized the importance of Turkish writing and Turkish literacy for the crown prince. In his court in Tehran, there was a system in place for teaching Turkish to the crown princes. Turkish was the mother tongue and national language of the Qajar kings. It was the main and prestigious language spoken in the court of Tehran and held a de facto official and written language status in the Qajar state including the Nasserid period. Furthermore, the Qajar state, recognizing the multilingual nature of Iranian society, implemented a policy of linguistic pluralism by officially recognizing and using multiple languages ​​in all its institutions…. In this article, I have provided all Turkish sentences and verses of Nasser al-Din Shah in the Nasseri Moreqqe, corrected and given their translation.