جمشید خان سوباتایلی افشار اورمویی و دخترانش در تورک اوجاغی استانبول به روایت عارف قزوینی
مئهران باهارلی
İranlılığı inkar eden Türkçü Urmulu Cemşid Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızları Türk Ocağında.
Turkist
Urmulu Cemşid Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene and his daughters who denied
Iranianness, at Türk Ocağı.
MÉHRAN BAHARLI
https://independent.academia.edu/MBaharli
https://sozumuz1.blogspot.com/
https://www.facebook.com/profile.php?id=100016259447627
خلاصه:
عارف قزوینی شاعر نژادپرست ضد تورک و رهبر معنوی تشکیلات پانایرانیستی فرقهی دموکرات آزربایجان - تبریز، در خاطرات خود ماجرای شرکت عدهای از تورکها از تورکایلی در یک کونفرانس تورک اوجاغی در استانبول را ذکر کرده است. بنا به او در این کونفرانس محمدامین رسولزاده که با هئیتی از نمایندهگان تورکهای قفقاز در آن حضور داشت در نطق خود، نه تنها آزربایجان، بلکه سرتاسر ایران را تورک معرفی کرده است. عارف قزوینی این روز را یکی از بدترین روزهای عمر خود مینامد. زیرا «در این کونفرانس جمعی ننگین از تورکها از ایران (امیر ناصر خلج، جمشید خان مجدالسلطنه اورمویی و دخترانش) با افتخار خود را تورک معرفی و از ایرانیت اعلام تنفر کردند و گفتند که ما ننگ میکنیم از این که کسی ما را ایرانی بهداند». او این شخصیتهای تورک را «خائن ملت و مملکت، و بدنام کنندهی ایرانی» مینامد. عارف قزوینی از این که تورکهای ساکن در ایران، بعد از هزار سال هنوز هویت و سنن و اخلاق تورک خود را تغییر نهدادهاند و فارس نهشدهاند به شدت عصبانی است. او میگوید مجدالسلطنه خائنی است که با همدستی قوشون عوثمانلی اورمو و اطراف آن را آزاد (به زعم او غارت) کرد، سپس در سال ١٩١٥به استانبول رفت و مورد استقبال ژؤن تورکها قرار گرفت. و بعد از آن در هماهنگی با آنها برای جدا و مستقل کردن آزربایجان از ایران هر روز در حال کشیدن نقشه است. بنا به او، مجدالسلطنه در تورکگرایی پیشتاز و پیشگام و پیشکسوت میباشد، و فعالیتهای تورکگرایانهی او از تاسیس تورک اوجاغی – ١٩١٢- هم قدیمیتر و محکمتر است. او جوانی و تمام عمر خود را با فداکاری در راه تبلیغ تورکگرایی در آزربایجان صرف کرده است. عارف قزوینی دختران مجدالسلطنه (مستوره افشار، توران افشار، اولجای افشار، آیدا افشار) را هم «پدر بر پدر» خائن و روسیاه و بی شرف مینامد، زیرا خود را تورک دانسته و تورک معرفی میکنند، تورکگرا هستند و همیشه در کونفرانسهای تورک اوجاغی در ردیف اول جای میگیرند.
این اطلاعات یک بار دیگر نشان میدهند جمشید خان سوباتایلی افشار اورمویی – مجدالسلطنه و دخترانش در دههی اول قرن بیستم تورکگرا و معتقد به ملت تورک و هویت ملی تورک بودند، و به منظور آگاهسازی مردم و برانگیختن شعور و حسیات ملی تورک در آنها، هویت ملی تورک و ایدههای تورکگرایانه را فعالانه تبلیغ میکردند. علاوه بر آن جمشید خان سوباتایلی افشار اورمویی – مجدالسلطنه در هماهنگی با ژؤنتورکها و تورکیهی عوثمانلی در حال آماده کردن طرحهایی برای ایجاد یک حاکمیت مستقل تورک در تورکایلی بود. این اطلاعات همچنین ثابت میکنند ادعاهای تاریخ نگاری آزربایجانی مبنی بر آن که گویا در آن زمان شعور ملی تورک وجود نهداشت، کاملاً بی پایه است و هدف توجیه خیانت مانقورتها و گؤزقامانهای ایرانگرا و پانایرانیست ضد تورک تبریزی و اردبیلی در دورهی مشروطیت و آزادی سِتان و ... را تعقیب می کند. زیرا در آن زمان در میان نخبهگان تورک – مانند نمونهی جمشید خان سوباتایلی افشار اورمویی مجدالسلطنه و دخترانش - شعور ملی تورک وجود داشت و مجادلهی سیاسی – نظامی ملی تورک نیز تحت رهبری او و دیگر شخصیتهای ملی تورک در جریان بود.
طبق یک قاعدهی بنیادین، در تاریخنگاری آزربایجانی، که ترکیبی از تاریخنگاریهای ملیگرای ایرانی و صلیبی روسی – انگلیسی – فرانسوی – ارمنی است، شخصیتهای ملی تورک حذف و سانسور و شیطانسازی میشوند، و به جای آنها شخصیتها و جنبشهای ضد تورک، غیر ملی، پانایرانیست و یا ماشهها و متفقین دولتهای صلیبی روسیه و انگلستان و فرانسه و پارسیها و زرتوشتیها و توسعهطلبان ارمنی و ... و حرکات سیاسی آنها مانند حرکت مشروطه و آزادی سِتان و .... به عنوان شخصیتها و حرکات ملی آزربایجانی قبول میشوند. به همین سبب، رهبر ملی تورک جمشید خان سوباتایلی افشار اورمویی – مجدالسلطنه و دخترانش مستوره و آیدا و توران و اولجای هم که از نخستین تورکگرایان در تاریخ معاصر تورکایلی و تورک هستند، بالکل از تاریخنگاری مانقورتی آزربایجانی حذف و سانسور شدهاند.
Özet
Tebriz'deki Pan-İranist “Azerbaycan Demokrat Firqesi”nin manevi lideri ve Türk karşıtı ırkçı şair Aref Kazvini, anılarında İstanbul'da düzenlenen bir Türk Ocağı konferansına Türkili'den bazı Türklerin katıldığını belirtmiştir. Ona göre, bu konferansta Kafkas Türklerinden oluşan bir heyetle birlikte bulunan Mehmed Emin Resulzade, sadece Azerbaycan'ı değil, tüm İran'ı Türk olarak nitelendirdiği bir konuşma yapmıştır. Aref Kazvini bu günü hayatının en kötü günlerinden biri olarak değerlendiriyor çünkü bu konferansta, Emir Naser Halac (Xelec), Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızları da dahil olmak üzere İran'dan rüsva bir grup Türk, kendilerini gururla Türk olarak tanımladılar ve İran kimliğine olan nefretlerini dile getirip, İranlı olarak kabul edilmekten utanç duyduklarını söylediler." İran'da bin yıl yaşamalarına rağmen Türklerin Türk kimliklerini, geleneklerini ve ahlaklarını terk edip Fars olmamalarına son derece öfkeli olan Aref Kazvini, bu Türklerden "millete ve ülkeye hiyanet ve İranlılığı rezil edenler" olarak bahsediyor. Aref Kazvini, Osmanlı Ordusu ile koordineli olarak Urmu ve çevresini kurtaran Mecd üs-Seltene'nin hain olduğunu iddia ediyor. Ona göre Mecd üs-Seltene 1915'te İstanbul'a gitti ve Jön Türkler tarafından hararetle karşılandı. O zamandan beri de Azerbaycan'ı İran'dan ayırıp bağımsız bir devlet yapma planları üzerinde aktif olarak çalışıyor. Aref Kazviniye göre Mecd üs-Seltene, Türkçülükte öncü, akıl hocası ve duayendir. Onun Türkçülük faaliyetleri 1912'de Türk Ocağı'nın kurulmasından çok daha güçlü ve çok daha önceden başlamış devam etmektedir. Urmulu Mecd üs-Seltene gençliğini ve tüm hayatını Azerbaycan'da Türkçülüğü yaymaya adamıştır. Aref Kazvini, Mecd üs-Seltene'nin kızlarını (Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar, Ayda Afşar) da hain ve şerefsiz olarak niteliyor. Bunun nedeni, onların da kendilerini Türk olarak tanımlamaları, Türkçülüğü desteklemeleri ve her zaman ön sırada oturdukları Türk Ocağı konferanslarına düzenli olarak katılmalarıdır.
Bu bilgiler, Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızlarının, 20. yüzyılın ilk on yıllarında Türk milletine ve Türk ulusal kimliğine inanan Türkçüler olduklarını, Türk halkını eğitmek ve ulusal bilincini uyandırmak için Türk ulusal kimliğini ve Türkçü fikirleri aktif olarak teşvik ettiklerini bir kez daha göstermektedir. Ayrıca, Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene’nin, Genç Türkler ve Osmanlı Türkiyesi ile uyum içinde Türkili'de bağımsız bir Türk devleti kurmak için planlar hazırladığını da gösteriyor. Bu bilgiler Azerbaycan tarihçiliğinin ileri sürdüyü, guya o dönemde Türk ulusal bilincinin olmadığı iddiasının tamamen temelsiz olduğunu kanıtlamaktadır. Böyle bir temelsiz iddianın amacı, İran meşrutiyet hareketi ve Azadi Setan döneminde Tebrizli ve Erdebilli Türk karşıtı pan-İranist mankurtların ihanetini meşrulaştırmaktır. Oysa Aref Kazvini'nin anıları açıkça gösteriyor ki, o dönemde Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ve kızları gibi Türk elitleri arasında güçlü bir Türk ulusal bilinci ve duygusu vardı. Ayrıca Türk ulusal davası Mecd üs-Seltene ve diğer Türk ulusal figürlerinin liderliğinde siyasi ve askeri olarak devam ediyordu.
İran milliyetçiliği ile Haçlı Rus, İngiliz, Fransız, Ermeni tarih yazımlarının karışımı olan Azerbaycan tarih yazımında temel bir kurala göre, Türk ulusal figürleri silinir, sansürlenir ve karalanır. Onların yerine, Türk karşıtı ve Pan-İranist figürler veya Rusya, İngiltere, Fransa, Parsiler, Zerdüştîler, Ermeniler vb.'nin kuklaları ve müttefikleri olan kişiler ve İran Meşrutiyet hareketi ve Azadi Setan gibi Pan İranist siyasi hareketler Azerbaycan ulusal figürleri ve hareketleri olarak tasvir edilir. Bu nedenle, Türkili ve Türklerin çağdaş tarihindeki ilk Türkçülerden olan Türk ulusal önder Urmulu Cemişd Han Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene ile kızları Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar ve Ayda Afşar da Azerbaycan tarih yazımından tamamen silinmiş ve sansürlenmiştir.
Abstract
Aref Qazvini, the anti-Turkish racist poet and spiritual leader of the pan-Iranist “Azerbaycan Demokrat Firqesi” (Democrat Party of Azerbaijan in Tebriz), mentioned in his memoirs the participation of some Turks from Türkili in a Türk Ocağı conference in Istanbul. According to him, during this conference, Mehmed Emin Resulzade, who was accompanied by a delegation of Caucasus Turks gave a speech where he referred to not only Azerbaijan but the whole of Iran as Turkish. Aref Qazvini considers this day to be one of the worst of his life because, in this conference, a shameful group of Turks from Iran, including Emir Naser Khalaj (Xelec), Jamshid Khan Majd os-Saltana Urmui (Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene), and his daughters, proudly identified themselves as Turks and expressed their hatred for Iranian identity. They stated that they were ashamed to be considered Iranians." He refers to these Turks as "traitors of the nation and the country, and defamers of Iran". Aref Qazvini is extremely furious that, even after a thousand years of living in Iran, the Turks have not abandoned their Turkish identity, customs, and morals to become Farsis (Persians). Aref Qazvini claims that Mecd üs-Seltene, who in coordination with the Ottoman Army liberated Urmu and its surroundings, is a traitor. He went to Istanbul in 1915 and was welcomed by the Young Turks. Since then, he has been actively working on plans to separate Azerbaijan from Iran and make it and independent state. According to him, Mecd üs-Seltene is forerunner, mentor, and pioneer in Turkism, and his Turkism activities are stronger and have been going on for much longer than the establishment of Turk Ocağı in 1912. He has dedicated his youth and his entire life with self-sacrifice to promoting Turkism in Azerbaijan. Aref Qazvini refers to Mecd üs-Seltene's daughters (Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar, Ayda Afşar) as traitors and malevolents. This is because they identify themselves as Turks, support Turkism, and regularly attend Türk Ocağı conferences, where they always sit in the front row.
This information once again shows that Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene and his daughters, in the first decades of the 20th century were Turkists who believed in the Turkish nation and the Turkish national identity. They actively promoted Turkish national identity and Turkist ideas to educate the people and awaken the consciousness and national pride of the Turks. Additionally, Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene in coordination with the Young Turks and Ottoman Turkey was preparing plans to establish an independent Turkish government in Türkili. This information also proves that the claim of Azerbaijani historiography, stating that there was no Turkish national consciousness at that time, is completely baseless. The purpose of such a baseless claim is to justify the betrayal of anti-Turkish and pan-Iranists from Tebriz and Erdebil during the Iranian constitutional movement and Azadi Setan. While as it is evident in Aref Qazvini’s memoirs, there was a strong sense of Turkish national consciousness among the Turkish elites such as Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd üs-Seltene, and his daughters at that time. Furthermore, the Turkish national cause was going on politically and militarily under the leadership of Mecd üs-Seltene and other Turkish national figures.
According
to a fundamental rule in Azerbaijani historiography, which is a blend of
Iranian nationalistic and Russian, English, French, Armenian and crusader
historiographies, Turkish national figures are often erased, censored, and vilified.
In their place, anti-Turkish and Pan-Iranist figures, or individuals who are puppets
and allies of Russia, England, France, Persians, Zoroastrians, Armenians etc., as
well as their political movements like the Iranian constitutional movement and Azadi
Setan, are portrayed as Azerbaijani national figures and movements. For this
reason, the Turkish national leader Urmulu Cemişd Xan Subataylı Afşar Mecd
üs-Seltene, along with his daughters Mesture Afşar, Turan Afşar, Olcay Afşar, and
Ayda Afşar, who are among the first Turkists in the contemporary history of Türkili
and Türks, have been entirely erased and censored from Azerbaijani historiography.