Pezeşkiyan adındaki -iyan eki, ve
soyadlardaki -an/-yan/-iyan ekinin kökeni üzerine
MÉHRAN BAHARLI
https://independent.academia.edu/MBaharli
https://sozumuz1.blogspot.com/
https://www.facebook.com/profile.php?id=100016259447627
Soyadlardaki -an/-yan/-iyan çoğul ekinin sümerce kökeni
üzerine
On the Sumerian origin of the plural suffix -an/-yan/-iyan in surnames
Özet:
Urmulu bir Türk olan ve İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına seçilen Pezeşkiyan’ın soyadında bulunan bileşik "-iyan" eki, Farsça bir ektir ve anlamı bir zümre, grup, bölge ve boyla ilişkili veya soyu bunlarla bağlantılı olan kimselerdir. "-iyan" eki ve Ermenice biçimi "-an" eki Farsça, İranik veya Semitik kökenli deyildir, Sümerce kökenlidir. Bu ek doğrudan Sümerceden veya bölgenin eski eklemli dilleri olan Hurrice, İlamca, Gutice, Lulluce aracılığı ile Sümerceden eski İranik diller ve Ermeniceye geçmiştir. Makalede ayrıca Sümerce çoğul ekleri –(e)ne / eş(e) ile Türkçe ve Moğolca çoğul ekleri -an / -s -z; ve de Sümerce bileşik çoğul eki -emeş (-em + -es) ile Çuvaşca bileşik çoğul eki -sem (-s + -em) arasında var olan koşutluk gösterilmiştir.
Abstract
The compound -iyan suffix found in the surname of Pezeshkian, a Turk from the city of Urmu and the elected President of the Islamic Republic of Iran, is a Persian suffix. It means individuals or people who are connected to a specific group, region, tribe, or have ancestry related to them. The “-an” suffix, also found in Armenian, does not originate from Persian, Iranic, or Semitic languages, but rather from Sumerian. This suffix was passed down from Sumerian either directly or through the ancient agglutinative languages of the region - Hurrian, Elam, Gutian, and Lullubian - into the ancient Iranic languages and Armenian. The article also discusses the parallelism between the Sumerian plural suffixes –(e)ne / -eş(e) and the Turkish and Mongolian plural suffixes -an / -s, -z, as well as parallelism between the Sumerian plural suffix -emeş (-em + -eş) and the Chuvash plural suffix -sem (-s + -em).
خلاصه:
پسوند
مرکب «-یان» در نام خانوادهگی پزشکیان رئیس جمهور تورک جمهوری اسلامی ایران از
شهر اورمو، یک پسوند فارسی است و به معنی افرادی که منسوب به گروه، منطقه و یا
طائفهی خاصی و یا از نسل آنها هستند میباشد. با اینهمه پسوند «-ان» که در زبان
ارمنی نیز موجود است، دارای ریشهی فارسی، ارمنی و یا ایرانیک و سامی نیست. بلکه
دارای ریشهی سومری است که یا مستقیما از این زبان و یا از این زبان از طریق زبانهای
التصاقی باستانی منطقه مانند هوری، ایلامی، لولوبی و گوتی به زبانهای قدیم ایرانیک
و ارمنی داخل شده است. در این مقاله پاراللیزم موجود بین پسوندهای جمع سومری «-(ه)نه»
و «-اهش(ه)» و پسوندهای جمع تورکی و موغولی «-ان» و «-ز»، «-س»؛ همچنین
پاراللزیم موجود بین پسوند جمع مرکب سومری «-همهش» و پسوند جمع چوواشی «-سهم»
بحث شده است.
Pezeşkiyan’ın soyadındaki -iyan
eki
Azerbaycan Respublikası’ndan bir sıra insan ve İran’dan bazı Azerbaycançılar, Pezeşkiyan’ın soyadındaki "-iyan" ekini Ermenice sanarak, Türk tarihi ve Türk halkının bu deyerli ve önemli şahsiyetini karalamaya girişmişlerdir[1]. Oysa bu addaki "-iyan" soneki Ermenice deyildir.
1925’te Fars aşırı milliyetçisi Pehlevi devletinin kurulmasıyla İran’da Türkçe adlar yasaklanmıştır[2]. Bunun sonucunda günümüzde İran’da yaşayan Türklerin hemen hemen hepsinin soyadı Farsça veya Farsçada var olan Arapça kelimelerden oluşur. Bu adlarda genelde Farsça ekler de vardır. "-iyan" eki bunlardan biridir.
Farsça bileşik -iyan eki:
Farsça “-an” eki sonu “a” ve “i” ile biten kelimelere eklendiyinde başına aracı “y” harfi alarak “-yan” biçimine dönüşür: ...i + ( y ) + -an → -yan. Örneyin: Ağa + ( y ) + -an → Ağayan; ...
Farsça “-iyan” eki bileşik bir ektir ve mensubiyet ile bağıntılı ve ilişkili olma durumunu gösteren “-i” eki, iki sesli arasında gelen aracı “y” harfi, ve çoğul eki olan “-an” ekinin birleşmesinden türemiştir: -i + ( y ) + -an → -iyan. Örneyin: Tebriz + i + ( y ) + -an → Tebrîziyân: Tebrizliler; ...
Farsçada -an/-yan/-iyan ekinin bir kaç anlamı vardır. Bunların başında şu anlamlar geliyor:
1-Türkçe -lar çoğul ekinin eşdeyeri. Bu anlamda -an/-yan/-iyan eki Osmanlıcada ve Türkiye Türkçesinde de kullanılmıştır: Osmâniyân: Osmanlılar; Sûfiyân: Sofular; Rûmiyan: Rumlar; Bâciyân: Bacılar, Ablalar; Abdâlân: Abdallar; Ahiyân: Âhîler, Akılar, Âbîler, kardeşler; Gâziyân: Gâzîler; Mehterân: Mehterler; Nâgehân: Çok sık, vakitsiz ve birden bire ortaya çıkan; Maran: yılanlar (Şahmaran kelimesinde); Topçuyân: Topçular; Yeniçeriyân: Yeniçeriler; Îrânîyân: İranlılar; ...
2-Türkçe -li nisbet ekinin eşdeyeri, belli bir özelliye yiye olan kimse. Cânân: Cana bağlı, mecâzen sevgili; Garîban: gurpete aid, mecâzen garip ve fakir; Müslüman: Müslüm olan kimse, ...
3-Belli bir yer ve bölgeden olan insanlar, bunların yaşadığı yurt ve ülke. Gîlân: Gîl boyundan gelen; Tûrân: Turların – Türklerin yurdu, Tâleşân: Talış bölgesi, Talışlı; Îrân: Îrlerin yurdu; Yûnân: eski İyonların yurdu, ...
4- Türk soyadlarındaki -oğlu ekinin eşdeyeri; bir grup, kitle, veya boya bağlılık, onların soyundan gelme durumu. Bâbekân[3]: Bâbek’e mensup, Bâbekoğlu; Torkân: Türkler, Türkoğulları, Türk soyundan, Merdan: Merdoğlu, Eroğlu (Şâh-i merdân terkibinde); ....
Pezeşkiyan adı ise, “Tabipler zümresinden olan kimseler” demektir. Farsca Pezeşk kelimesi Arapça Tabip, ve Türkçe Sağın, Emçi, Otaçı, .... anlamındadır. Pezeşk kelimesinin kökeni Sanskiritçe Bhişâk = tabip, ve Bhişac = tedavi etmek, sağaltmak’tır[4].
Farsça -an/-yan/-iyan eki, eski İranik dillerde ve bu arada Pehlevi dilinde, ve günümüz Hint-İranik dillerden Ermenicede de vardır. Ancak bu ek, makalenin ikinci bölümünde anlattığı gibi, İranik veya Ermeni kökenli deyildir[5].
Kafkasya ve Türkili’nde Türklerle iç içe yaşayan Doğu Ermenilerin soyadlarında var olan "-yantsi" birleşik eki[6] ise, bir görüşe göre, bu "-yan" eki ile Türkçe "-çi" ekinin birleşmesi ve kaynaşmasından oluşmuştur. Türkçede -çi eki insanların nereli veya belli bir yerle bağlantılı ve ilişkili olduğunu da gösterir. Örneyin: Urumçu (Pezeşkiyan’ın kenti Urmu’dan olan, Urmulu), Tahrançı (Tahranla ticaret eden tacir), Moskofçu, vs gibi.
İran’da Türklerin soyadında var olan -an/-yan/-iyan soneki İran devletinin Türkçe adları yasaklaması ve Farsça adları zorlaması sonucu ortaya çıkmıştır. Bu da, Farsçanın güçsüzlüyünün göstergesidir. Ancak Farsların soyadında var olan Türkçe -çi soneki her hangi bir devlet zorlaması olmadan, tarihin doğal akışında Derice - Farsçaya girmiş ve benimsenmiştir. Bu da Türkçenin güçlülüyünün kanıtıdır[7].
Sonuç:
-İran’da Türklerin soyadında bulunan -an/-yan/-iyan soneki Ermenice deyildir, Farsçadır. Ancak bu ek, İranik, Fars veya Ermeni kökenli deyildir. Bu sonekin dip kaynağı, doğrudan veya dolaylı olarak Elam-Lullu-Guti-Hurri dilleri aracılğıyla, Sümerce -ene/-ne çoğul eki olup, mühtemilen Türk-Moğol -an çoğul sonekiyle de bağlantılıdır.
-an/-yan/-iyan ekinin Türklerin soyadında var olması, onu taşıyan Türkleri Ermeni veya Fars yapmaz. İran’da yüzbinlerle Türk (ve de Fars ve İranik olmayan Türkmen, Arap, Yahudi, Asoru ve başka halklara mensup) şahsın soyadında -an/-yan/-iyan eki vardır. Bunlardan biri, çağdaş Türkologlardan Horasanlı Türk araştırmacı “İsmayil Salariyan”dır.
-İrandaki Azerbaycançıların bu soneke tepkisi siyasi olup, daha çok Pezeşkiyan’ın “Türk” kimliyini savunması ve vurgulamasından, Sovyet-Haçlı-Paniranist yapımı olan Azerbaycanlı milli kimliyini benimsememesinden ve İran'da yaşamakta olan bütün Batı Oğuzları “Türk” milli adı ve “Türk” kimliyi altında birleştirmesinden dolayı ona duydukları antipati ve besledikleri düşmanlıktan kaynaklanıyor. Yoksa soyadların kökenini bu denli duyarlılık gösteren bu Azerbaycançıların ilk başta İstalin’in kurduğu ve onların kahraman saydıkları Azerbaycan Demokrat Fırkası’nın başkanlarından Gulam Yahya “Daneşiyan”a, veya kendi toplumlarında yaygın olan Merdan gibi soyadlara saldırmaları gerekiyordu.
- Azerbaycan Respublikası’ndan olanlar, Pezeşkiyan’ın soyadı ile uğraşmak yerine, kendi soyadlarının hemen hemen hepsinde bulunan Rusça -ov, -ev, ve Farsça -zade sonekleriyle ilgilenmeli ve bunu anlamaya çalışmalıdırlar ki Kafkasyada Rusça -ov, -ev, ve Farsça -zade sonekleri onları Rus ve Fars yapmıyorsa, İran’da da -iyan soneki Pezeşkiyan ve başka hiç bir Türk’ü, Fars ve Ermeni yapmaz.
Soyadlardaki -an/-yan/-iyan ekinin kökeni üzerine
Sümercede -ene /-ne çoğul eki
Bu çoğul eki Sümercede ünsüzlerden sonra -ene ve ünlülerden sonra -ne olarak kullanılmıştır: şeş-ene (erkek kardeşler), nin-ene (kız kardeşler), lugal-ene (kağanlar), ve dumu-ne (çocuklar), ninda-ne (ekmekler), sisi-ne (atlar)[8]. Sümercedeki -me çoğul eki[9] de, bu -ene/-ne çoğul ekinin varyantı olmalıdır.
Bazı araştırmacılara göre Ön Sümerce (Pre-Sumerian Language) döneminde bu dilde bir damak-burun ň (nj) sesi var idi. Bu ses zamanla Emeĝir lehçesinde düz alveoler diş n, ve Emesal lehçesinde š harfine dönüşmüş, böylece tek bir kök -eňe ekinden iki çoğul eki -eš(e) ve -(e)nē ortaya çıkmıştır[10].
Elam, Lullu, Guti ve Hurri dillerine -an eki
Hepsi eklemli dil olan ve Hint-Avrupa ve Semitik dil olmayan bölgenin bazı eski dillerinde coğrafi adlarda kullanılan bir -an eki vardır[11]. Örneyin bir Kafkas dil ailesi olan Hurri – Urartu dil ailesine[12] dahil Hurri dili’nde[13], Hurri kökenli olduğu düşünülen Lullu dili’nde[14], ve kökeni bilinmeyen Elam (İlam)[15] ile Guti dilleri’nde[16]. Bu dillerdeki -an ekinin Sümerce -ene ekinden alıntı olduğu düşünülmektedir.
Türkçe ve Moğolcada -an çoğul eki
Türkçede -an/-en, seyrek olsa da eskiden beri var olan bir çoğul ekidir. Örneyin: yarmagan (armağan; yarmaklar, paralar), oğlan (oğullar), örten (alevler), orun (şehirler; yer; konak; Ön Türkçe şehir anlamına gelen Uru sözünden), eren (erler; askerler; Ön Türkçe erler demek olan Erin sözünden), kızan (evlatlar) gibi. Bu çoğul eki bir sıra boyun adında da görülmüştür: Kitan (Kitaylar), Kurıkan (Kurıklar). Bazı araştırmacılara göre Türkçe -gün/-ğun çoğul ekinin kökeni de -an/-en çoğul ekidir: kelingün (gelinler), tayğun (taylar; çocuklar), iniyigün (küçük kardeşler), ilgün/elgün (iller; halk).
Moğolcada -an/-en çoğul eki genellikle -i ve -ay/-ey biçiminde biten sözlerin sonunda kullanılır. Örneyin: elçi-n (elçiler), ködelmüriçi-n (işçiler), biçigeçi-n (memurlar), moritay/moritan (atlı/lar), erdemtey/erdemten (erdemliler; bilgin/ler), ğakay/ğakan (domuz/lar), kulağay/kulağan (hırsız/lar)[17].
Sümerce -n ve –š çoğul ekleri ile Türkçe – Moğolaca -n ve -s/-z çoğul ekleri ilişkisi
Yukarıda anlatıldığı üzere Sümercenin Emegir lehçesinde çoğulu belirten bir -ene eki ve bunun Emesal lehçesinde -eš biçimi vardır. Sümercede ayrıca bir -z çoğul ekinin varlığından da söz edilmiştir[18]: igi = göz → haz = gözler[19]. İlginç bir durumda Türkçe ve Moğolcada da çoğulu belirten benzer iki -an ve -s/-z[20] ekleri vardır. Sümerce ve Türkçe-Moğolcada bu ilginç -eš, -ene/-ne/-me ve -z/-s, -an çoğul sonekleri koşutluğu, bazı araştırmacılarca bunların arasında genetik ve kökensel ilişki bulunduğu tezini desteklemektedir.
Türkik dillerinden sadece Çuvaşçada var olan -sam/-sem, -sen soneki[21], mühtemilen eski çoğul ekleri olan -s ve -an eklerinin kaynaşmasından ortaya çıkmıştır -s + -an → -san → -sam → -sem. Çuvaşça bileşik çoğul eki -sem de ilginç biçimde Sümerce bileşik çoğul eki -me + -eş ile koşutluk göstermektedir.
“Pusan”, Pezeşkiyan ailesinin orijinal Türkçe soyadı
Pezeşkiyan’ın ailesinin ilkin soyadının “Pusan, Pusañ” olduğu söylenmektedir. Pusan Türkçede 1-sis, çen, duman, yere inmiş bulut, bulanık, kapalı ve bungun hava[22], 2- düşmana saldırmak pusuya yatan, avını avlamak için tuzak kuran kimse demektir. (Bu ad “Pozan” biçiminde imişse, anlamı ihlal ve fesh edendir). Rıza Şah döneminde Türkçe adlar yasaklanınca ülkede Nüfus Müdürlükleri Türkçe adları, genelde biçimi benzer olan Farsça bir kelime ile veya orijinal Türkçe adın Farsça çevirisiyle deyiştiriyorlardı. Türkçe Pusan soyadı da böylece Farsların bile kullanmadıkları ve sadece sözlüklerde bulunan Farsça Pûz.î.den (özür istemek) kökenine benzetilerek, “Pûzîde”ye (özür istemiş) deyiştirildi. Ancak bu ad, hayvanların ağzı anlamında olan Pûze kelimesine benzediyi için, Farsçada bile uygunsuz bir ad idi. 1957de, Mesud Pezeşkiyan iki yaşında iken, ailesi bu uygunsuz Farsça soyadı deyiştirmeye kalkıştı. Nüfus Müdürlüyü ise ilk hecesi “Pûzîde”ye benzeyen Farsça “Pezeşkiyan” soyadına izin verdi.
[1] Azerbaycan Respublikasından bir kişi, FB sayfamda Pezeşkiyan’ı,
soyadında -iyan eki olduğu için “Ermeni dölü” adlandırmıştır. İran’dan Samat
Azerbaycsn adlı bir Azerbaycançı ise Pezeşkiyan’a “Rejimin öz iti” diye
küfürler yağdırmıştır….
[2] Türkçe adlar yasağı İngiltere, Zerdüştiler,
Ermeniler, Paniranistler ve Mankurt Azerbaycancıların 1925de Türk Kacar
devletini yıkıp yerine Fars Pehlevi devletini kurmasıyla başlamış, bugün de
hukuken yürürlüktedir. Bu yasağa dayanarak şahıs adları, soyadlar, yeni yer
adları, işyeri adları vs. Türkçe olamaz, yenidoğan bebek adları devletin
hazırladığı ve sadece Farsça isimleri içiren listelerden seçilebilir. Bu
tarihten sonra eski Türkçe yeradları da devlet tarafından sistematik olarak
Farsça adlarla deyiştirilmeye başlanmıştır. “Türk” adının kendisi de bu yasağın
kurbanı olmuş, İran’da yaşayan Türk halkının etnik ve milli adı olarak inkar
edilmiş ve bu anlamda kullanılması yasaklanmıştır. Konuyla ilgili Paniranism ve
İran devletinin resmi görüşü budur: Türk sadece sarı ırkı ve Türkiyeliler için
kullanılabiliir. İrandakiler ise dilleri Moğollarca zorla deyiştirilmiş Arya
ırkından İraniklerdir. Bundan dolayı hiç bir resmi belgede, basında, kitaplarda
ve yazılarda, ders kitaplarında Türk adı geçmez. Onun yerine Azeri, Azerbaycani
vs. kullanlılır. Yasak hala yerindedir ve günümüzde İranda özellikle Fars olan resmi
makamlar ve Fars medyası, hatta batıda yaşayan Farslar İrandaki Türkleri asla Türk
adlandırmaz. Bunun yerine ısrarla Azeri veya Azeri dilli, Azerbaycanlı vs. gibi
adları kullanır. İran ve Fars dilli haberlerde bile, açıkça TÜRK olduğunu ilan
eden Pezeşkiyan, AZERİ ve AZERBAYCANLI diye sunulur. Türk halkı özellikle son
yıllarda Türk milli bilinçlenmenin artmasına paralel olarak, bu yasağı delmeye
çalışmıştır. Pezeşkiyan ise BEN TÜRKÜM demlekle ve TÜRK ve TÜRK DİLİ adlarını
her yerde ısrarla ve sık sık tekrarlayarak bu yasağı en üst düzeyde ve en etkili
biçimde delebilmiştir.
Türkçe adların yasaklanması için:
DEYİŞDİRİLEN COĞRAFİ ADLAR
[3] Bâbekan: Bâbek'e mensup. Eski İranik şahlardan
Erdeşir Bâbekan adında da vardır.
[4] Mayrhofer, Manfred. Kurzgefasstes Etymologisches Woterbuch
De Altindischen, II, Heidelberg/502f., id. EWA II/264f.
https://archive.org/details/KurzgefasstesEtymologischesMayrhoferManfred
[5] Bilgehan Atsız Gökdağ: -an/-en eki Köktürkçede çokluk
eki olarak bazı kelimelerde kullanılır. Er-en "erkekler", oğul-an
"evlatlar", kız-an "evlatlar: vs. gibi. [A. Von Gabain,
Altürkische grammatik Leiden 1974] <Eski Türkçede oğul ve kız kelimesi
cinsiyet bildirmez>. Bu dönemde Moğolcada da görülen ek birçok dilde çokluk
ifade etmektedir. Muhtemelen Ermenice ve Farsçaya da Türkçe üzerinden geçmiş
olabilir.
[6] “-yants”, “-iants”, “-yantz”, “-entz”, “-ents”,
“-ontz”, “-unts”, “-untz” are dialectic forms of “-yan” and “-ian” suffixes,
popular in some of the East Armenian regions.
[7] Konu İran’daki durumdur. İran’da 1898-1925den başlayarak
Farsça Türklere yasalar ve ordu tarafından zorlanmıştır. Ondan önce,
Türkçede Farsçadan alınma olan -an soneki yoktu. (Sadece Türkçe -an eki vardı:
Oğlan, Eren, Xızan vs.) Ancak o dönemde Farsçada
her hangi bir devlet zorlaması olmadan Türkçe
-çi eki yaygın olarak kullanılırdı. Genel olarak
devlet eliyle yaygınlaştırılan Farsça gibi bir dil, güçsüz bir dildir. Zaten bu
gücsüzlüyü gidermek içindir ki devlet gücü işin içine girmiştir. Devlet yardımı
ve zorlaması olmadan yaygınlaşmış Türkçe gibi bir dil ise, bu açıdan güçlü
sayılır. Zira gücü olmasaydı her hangi bir devlet zorlaması olmadan ve kendiliyinden
yaygınlaşamazdı. İrandaki durum böyledir.
[8] 2. -n çoğul
eki: Bu çoğul eki, Türk dilinin tarihinde ilk kez
Sümercede görülür. Sümercede -ene biçiminde bulunmuş ve daha sonraki Türkçe ve
diğer Turan dillerinde çeşitli biçimler almıştır. Bu ek Sümercede ünlü ya da
ünsüzle biten adın durumuna göre -ene ya da -ne olarak kullanılmıştır; şeş-ene
(erkek kardeşler), nin-ene (kız kardeşler), lugal-ene (kağanlar), dumu-ne
(çocuklar), ninda-ne (ekmekler), sisi-ne (atlar) gibi.
[9] Plural number was indicated
either by the suffixes -me (or -me + esh), -hia, and -ene, or by reduplication, as in kur + kur
“mountains.”
https://www.britannica.com/topic/Sumerian-language/Characteristics
[10] Pre-Sumerian featured a phonemic palatal nasal *nj or a
similar sound that was later split into /n/ and /š/. The palatal nasal has been
already discussed by Schretter (1990) and Peust (2007).... When the
Pre-Sumerian language split into Emeĝir and Emesal dialects, the
palatal nasal *nj neutralized into plain alveolar dental /n/ in Emeĝir, and the
palatal component was merged with the third person personal suffix lengthening
it: *-enj-e > -en-ē. This would explain why the singular and plural third
person markers have different vowel lengths. In Emesal the palatal nasal
changed into /š/ in initial, final and vowel medial environments: 5 *enj(e)
> *eš(e), yielding the following set of third person plural suffixes:
EG impf. -en-ē, perf. -en-Ø
ES impf. *-eš-e, perf. *-eš-Ø
Aleksi J. Sahala. ON THE
DEVELOPMENT OF THE SUMERİAN PLURAL SUFFİXES {EŠ} AND {ENĒ}. (2017) – University
of Helsinki
[11] We find the Elmite-Lullu-Gutian ending -an
represented in Hurrian as well, it is very likely that other Hurrian
place-names in -a (not including -wa, which is a genitive /locative suffix) go
back similarly to and older -an. Dipnote 84 in Pages 144, 145
Ephraim Avigdor Speiser. MESOPOTAMIAN
ORIGINS
https://doi.org/10.9783/9781512818819-009
an-suffix:
in Elaminte territories, 41, 91; in Gutian, 98; in Hurrian, 144 f.; in Lullu,
92; in the Zagros generally, 94.
[12] Hurro-Urartian languages
[13] Hurrian language
[15] Elamite language
[16] Gutian language
[17] TÜRK DİLİNDE ÇOĞUL
EKLERİ
2.
-n çoğul eki: Bu ekin eski Türk dilinde ne kadar yaygın kullanıldığı bilinmemekle
birlikte, seyrek kullanıldığını savunanlar da bulunuyor. Kısıtlı sayıdaki eski
Türk yazıtlarında yarmagan (armağan; yarmaklar/paralar), oğlan (oğullar), örten
(alevler), orun (şehirler; yer; konak; Ön Türkçe şehir
anlamına gelen uru sözünden), eren (erler; askerler; Ön Türkçe erler demek
olan erin sözünden) gibi örnekler bulunuyor. Tarihteki Kitan (Kitaylar),
Kurıkan (Kurıklar) gibi Türk boyları da bu çoğullaştırmaya örneklerdir. Bu
çoğul ekinin diğer bir biçimi olan -gün/-ğun eki olarak da eski
yazıtlardan kelingün (gelinler), tayğun (taylar; çocuklar), iniyigün (küçük
kardeşler), ilgün/elgün (iller; halk) gibi örnekler verilebilir.
Bu çoğul eki Moğolcada
genellikle -i ya da -ay/-ey biçiminde biten sözlerin sonunda kullanılır; elçi-n
(elçiler), ködelmüriçi-n (işçiler), biçigeçi-n (memurlar), moritay/moritan
(atlı/lar), erdemtey/erdemten (erdemliler; bilgin/ler), ğakay/ğakan
(domuz/lar), kulağay/kulağan (hırsız/lar) gibi. Ancak yine de -i ve -ay/-ey
biçiminde biten sözler, diğer çoğul ekleriyle de çoğullaştırılabilmekedir.
Kısacası, Moğolcada çoğul ekleri kullanılmında katı kurallar yoktur.
[18] Türk dilinin tarihinde
-z çoğul ekine ilk kez Sümercede rastlanır. Ancak
bu ek Sümercede çok ender kullanılmış olan bir çoğul ekidir. Örneğin Sümerce
igi, göz demektir. Normalde igi-ne gözler demektir, ancak haz sözü de gözler
anlamına gelir. Günümüz Türk diline ise igi sözü, -z çoğul eki alarak işlevsiz
bir çoğul biçiminde göz olarak evrilmiştir (igi-z => gi-z => gö-z). Yine
Sümerce ses, çığlık anlamına gelen gu sözü günümüz Türk diline kükremek olarak
evrilmenin yanında göğüs anlamına gelen kükrek olarak da evrilmiştir. Buradan
da kük sözü -z çoğul eki alarak önce küküz sonra da göğüs biçimine evrilmiştir.
Diğer bir örnek de, Sümerce ağız demek olan kag sözüdür. Bu söz de baştaki -k
sesi düşerek ve -z çoğul eki alarak kag => kagaz => ağaz => ağız
biçiminde günümüze evrilmiştir (Çuvaşçada ise k-ş, a-o ve g-v ses dönüşümüne
uğrayarak önce kag => şov, sonra da -r çoğul eki alarak şovar (ağız) sözüne
dönüşmüştür).
[19] Sumerian haz ‘eyes’
Iurii Mosenkis. Basque and
Sumerian
[20] 4. -z çoğul
eki: .... Bunun dışında boynuz (boyun+uz => boynuz),
diz (dub => duv => duv+z => diz), ikiz (iki+z), öküz (ök+üz) biçiminde
çoğullaşmış tekil diğer örnekler de görülür [Çuvaşça ve Moğolcada ise öküz,
ikiz gibi sözler -r çoğul ekiyle işlevsiz çoğullar haline gelmiştir; Çuvaşça
vekar (öküz), yeker (ikiz); Moğolca öker (öküz), iker (ikiz) gibi]. Boy
adlarında bu ek Ediz (Edler), z-ş ses dönüşümüyle Töliş (Töliler), Tarduş
(Tardular), Türgiş (Türkler) biçimlerinde de görülür.
Moğolcada ise -z çoğul eki
yalnızca -s biçimindedir ve oldukça işlektir. Genellikle de ünlü seslerle ile ya da -ay hecesi ile biten sözlerde
kullanılır, ancak yine de katı bir kurala uymaz. Örneğin eme-s (kadınlar),
eke-s (analar), ere-s (erkekler), aqa-s (yaşlılar), üge-s (sözler), ğakay/ğakas
(domuzlar), nogay/nogas (köpekler) gibi. Örneğin ünsüzle biten sözler de
çeçeg-s (çiçekler) gibi -s çoğul eki alabilirken, -ay hecesi ile biten sözler
ğakay/ğakan (domuz-lar), moritay/moritan (atlı-lar), nogay/nuğud (köpek-ler)
gibi başka eklerle çoğullaştırılabilir.
[21] Türk dillerinden yalnızca Çuvaşçada diğerlerinden ayrı
bir çoğul eki kullanılır. Bu çoğul eki
-sem biçimdedir ve -s çoğul ekinden evrilmiştir. Ayrıca kalın ya da ince
ünlülere göre ses uyumu göstermez, tek biçimlidir. Çuvaş yazı dilinde -sem
biçiminde olan bu ek, Çuvaşçanın Viryal ağzında ise -sam biçimindedir. Örneğin
ulma-sem (elmalar), şıv-sem (sular), küle-sem (göller), aça-sem (çocuklar),
tu-sem (dağlar), Terek-sem (Türkler) gibi. Bu çoğul eki ilgi, yönelme, yükleme,
bulunma ve çıkma durumlarında ise -sen biçimini alır. İlgi durumu çeçeksen
(çiçeklerin), yönelme durumu yumansene (meşelere), yükleme durumu şençersene
(zincirleri), bulunma durumu virensençe (yerlerde), çıkma durumu da
vermansençen (ormanlardan) biçimindedir. Çuvaşça, Fin-Yuğra dillerinin fonetik
etksi altında kalmış bir Türk dilidir. Bu açıdan diğer Türk dillerinden bir
ölçüde farklılaşmıştır.
[22]
Pusañ: [purs, pus, pusu, pusuk]
sis (derleme sözlüyü)
pus: Sis. DS V pusan [purs, pus, pusu, pusuk] (Ml.) 3491a. Eski
Türkçe bu:s “sis” (Clauson 1972: 370b) sözcüğünün ağızlarda yaşayan biçimidir.
krş. Tuv. bus “pus” (TuvTS: 17a).
pusar-: √ pus+ar-: Hava bulutlanmak,
kapanmak, puslanmak. DS V pusarmak [pusatmak, püsarmak] (Brd., İz., Bo., Ama.,
Or., Kr.) Eski Türkçe bus+ar- “sislenmek, bulutlanmak” (Clauson 1972: 374b)
ağızlarda yaşayan biçimidir.
Yekpare KARAKIŞ. YAŞAR KEMAL’İN
ROMANLARINDA ÇUKUROVA AĞZINA AİT SÖZCÜKLER VE ETİMOLOJİLERİ
No comments:
Post a Comment