TÜRKİYE, AZERBAYCAN, TÜRKMENİSTAN
VE ÖTEKİ TÜRKİK DEVLETLER, PEZEŞKİYAN’IN İKTİDARINA TAM DESTEK VERMELİDİRLER.
TÜRKIYE, AZERBAIJAN, TURKMENISTAN
AND OTHER TURKIC STATES SHOULD PROVIDE FULL SUPPORT TO PEZEŞKIAN'S GOVERNMENT.
MÉHRAN BAHARLI
mehranbahari1@yahoo.com
https://independent.academia.edu/MBaharli
https://sozumuz1.blogspot.com/
https://www.facebook.com/profile.php?id=100016259447627
İngiltere’nin 1925te Türk Kacar
devletini yıktıktan sonra yerine kurduğu modern İran devleti (Pehlevi Şahlığı,
İslam Cumhuriyeti), milli tipoloji bakımından bir Fars devletidir. Bu Fars
devleti kurulduğu günden beri ülke içinde Türk Dilsel Ve Etnik Soykırımı
Siyaseti’ni benimsemiş ve uygulamış, bölgede ise Türkik devletleri ve
topluluklarının milli çıkarlarına, Haçlı zihniyetli Batı devletlerle uyum
içinde, hep karşı hareket etmiştir.
Seçimlerde katılımın sürekli
düşmesi ve ABD-İsrail’in yükselen saldırma ihtimaline karşı, Fars Şii Molla
Sınıfı İran halklarını sandık başına çekmek ve böylece dibe vuran meşruiyetini
artırmak için, sistem dışı dindar ancak Türklük bilincli bir Türk, ve Batı
Azerbaycanın merkezi Urmu kentinden olan Pezeşkiyan’ın aday olmasına izin
verdi.
Ancak plan, Pezeşkiyan’ın
kazanmaması ve derin devletin desteklediyi Fars adayı Celili’nin kazanmasıydı.
Oysa Türk ve başka Fars olmayan halkların farklı bir hesabı vardı. Türk halkı
ile birlikte Arap, Türkmen, Lor, Kürt, Beluç ve Gilek halkları, ve de Sünniler
ile Aleviler Pezeşkiyan’a oy verdiler ve derin devletin planını çökerttiler.
Şimdi yüz yıldan sonra ilk kez, İran
devletinin yasa, kural ve tabularını hiçe sayarak kendisinin Türk olduğunu ve
bununla da gurur duyduğunu söyleyen; İran devletinin Türklere, başka Fars
olmayan halklara, Şii olmayan gruplara ve kadınlara karşı ayrımcılık yaptığını
açıkça ve resmen bildiren; Türk halkının Türkçe eyitim görmesi gerektiyi dahil
Fars ve Şii olmayanların milli, dilsel ve inançsal haklarını savunan; ... biri
İran’ın Cumhurbaşkanıdır.
İran’da Cumhurbaşkanının
yetkileri kısıtlıdır, ancak Pezeşkiyan’ın kazanması tek başına bile dönüm
noktasıdır. Zira çoğunluğu oluşturan Türk halkı ve başka Fars olmayan halkların
lehine, azınlık Farsların hakim olduğu İran devletinin tepesinde
kolay kolay kapanmayacak, tersine bundan sonra sürekli büyüyüp derinleşecek
kocaman bir deşik ve yarık açtı.
Pezeşkiyan’ın kazanmasından
Paniranistler, Fars milliyetçiler, Şii köktendinciler, Kürt milliyetçiler ve
terör gurupları, Ermenistan, Fıransa, öteki Haçlı kafalı Batı devletleri ile
İsrail aşırıcıları son derece rahatsızdırlar. Bu nedenle Batı devletlerinin hiç
biri Pezeşkiyan’a kazanması için kutlama mesajı gönermedi. Oysa bir Fars veya
Kürt kazansaydı, Batıdan kutlama mesajları ardı ardınca yağardı.
Ortak paydası Türk düşmanlığı
olan bu güç merkezlerinin amacı, Fars Şii Molla rejimi çökerse yerine, Irak ve
Suriye’de yaptıkları gibi, Seküler bir Fars – Kürt devleti kurma; çökmez ise İran
İslam Cumhuriyeti’nin Farsların tekeli ve kontrölünde kalarak ılımlılaşması, ve
her iki durumda da görece çoğunluğu oluşturan Türk halkını bütün siyasi
süreçlerden dışlayarak, Kıbrıs’ta yaptıkları gibi, hiç bir şekilde merkezde
iktidara ortak olmamasını sağlamaktır.
Bu anti Türk iç ve
dış güç odakları, azl edilmezse veya öldürülmezse bile, Pezeşkiyan’ın özellikle
Türk halkı ile ilgili istediyi reformları gerçekleştirmesine izin vermeyecek, Türk
ve başka Fars olmayan halklar nezdinde ve Türkik dünyasındaki desteyini yok
etmek için onu durmadan karalayacak ve artarak şahsiyet terörü yapacak, kadın
hakları ve genel demokratikleşmeyle ilgili yapmak istediyi reformları engelleyecek,
ve kendisini yetkisiz ve etkisiz bir figürana dönüştürmeye çalışacaklardır.
Tam buna göre İran’a komşu olan Türkiye,
Azerbaycan ve Türkmenistan devletleri başta olmak üzere bütün Türkik devletleri,
ele geçen bu tarihi fırsatı iyi ve acilen deyerlendirmeli, Pezeşkiyan’a tam destek
vermeli, kendisini siyasi komplolara karşı (azl edilme, sivil ve askeri darbe, öldürülme,
vs.) korumalıdırlar.
Genel bir ilke olarak, Haçlı Batı’nın
her zaman İran’daki Farsları desteklemesine karşın, Türkik devletler de,
Osmanlının son derece doğru ve uzak görüşlü siyasetinin devamında, her zaman İran’da
Türk halkının güç kazanmasına çalışmalı ve Türklük bilincinde olan Türklerin siyasi
iktidarda pay almalarını sağlamalıdırlar. Bu siyasetin benimsenmesi, İran’da
yaşayan Türk halkının olduğu kadar, bu ülkelerin kendi milli çıkarlarının da
gereyidir.
Bu doğrultuda Türkiye, Azerbaycan
ve Türkmenistan başta olmak üzere Türkik devletleri, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan
olan İranla ilişkilerini hızla geliştirmeli, bunun nedeninin Pezeşkiyan gibi
Türklük bilincinde ve Türk dostu bir Türk’ün iktidarda olması olduğunu ve
işlerin hep bu minvalde olması gerektiyini İran yönetiminin ve halkının
anlamasını sağlamalıdırlar.
Türkik devletler, Pezeşkiyan’ın
kadın hakları, dini ve dilsel azınlıklar ve benzeri alanlarda yaptığı genel
demokratik reformları da desteklemeli ve yapılan her reformdan memnuniyetlerini
resmi olarak bildirmelidirler. Bu da, Türkiye ve Azerbaycan devletlerinin İranlılar
nezdinde imajlarının iyileşmesine yardımcı olacaktır.
Bundan sonra da ilişkilerin daha
da geliştirilmesini Pezeşkiyan’ın istediyi reformlarını (İran’da yaşayan Türk
halkının okullarda Türkce eyitim görmesi, Türkçe isimlere koyulmuş yasakların
kaldırılması, Türk Dil Kurumu’nun açılması, vb.) gerçekleştirmesine izin
verilmesine koşutlandırmalıdırlar.
Ayrıca Türkiye ve Azerbaycan
devletleri, Pezeşkiyan’ı İran devletinin Batı Azerbaycan ostanı’nı
Kürdüstanlaştırma ve burasını PKK üsüne çevirme istiratejik siyasetini
durdurmaya, İran’ı (Rusya ve Çinle birlikte) Türk devletleri Teşkilatı’na
gözlemci üye yapmaya, Türkiye ve Azerbaycan ile Türkmenistan’da üniversitelerde
var olan her bir Fars dili ve edebiyatı bölümü ve departmanına karşılık bu
ülkelerin de İran’da Türk ve Türkmen dilleri ve edebiyatları bölümleri ve
departmanlarının açılmasına izin verilmesine vs.ye teşvik etmeli ve
cesaretlendirmelidirler.
TÜRKIYE, AZERBAIJAN,
TURKMENISTAN AND OTHER TURKIC STATES SHOULD PROVIDE FULL SUPPORT TO PEZEŞKIAN'S
GOVERNMENT.
The modern Iranian state (Pahlavi
kingdom, Islamic Republic), established by Britain after toppling the Turkish
Qajar state in 1925, is a Persian state in terms of national typology. Throughout
its history, this Persian state has adopted and implemented a Turkish
Linguistic and Ethnic Genocide Policy within the country. In the region, the
Persian State has consistently acted against the national interests of Turkic
states and communities, in coordination with Western states that have a Crusader
mindset.
With the constant decline in
participation in the elections and the increasing possibility of US-Israeli
attack, the Persian Shiite Mullah Clergy allowed Pezeshkian, an outsider pious Turk
from Urmu city of West Azerbaijan province, with a strong sense of Turkish
identity, to become a candidate. This was done in an effort to attract the
Iranian people to the polls and boost its legitimacy, which had reached an
all-time low.
However, the plan was for
Pezeshkian not to win, and for the Persian candidate Celili, supported by the
state, to win. Nevertheless, Turkish and other non-Persian peoples had a different calculation.
Along with the Turkish people, Arab, Turkmen, Lor, Kurdish, Baloch and Gilek
peoples, as well as Sunnis and Alevis, voted for Pezeshkiyan and destroyed the
plan of the deep state.
Now, for the first time in a
hundred years, a person proudly declaring himself as a Turk; disregarding laws,
rules and taboos clearly stating that the Iranian state discriminates against
Turks, other non-Persian peoples, non-Shiites and women; defending the
national, linguistic and religious rights of non-Persian and non-Shiite peoples;
advocating for the Turkish people to be educated in their own Turkish language
is the president of Iran.
The powers of the President in
Iran are limited, but even Pezeshkian's election is a significant turning point. It has opened a significant fissure, in
favor of the majority Turkish people and other non-Persian groups, at the top
of the Iranian state [,
where minority Persians dominate, a crack that will not be easily closed. On the contrary, it will continue
to grow and deepen from now on.
Paniranists, Persian
nationalists, Shiite fundamentalists, Kurdish nationalists and terrorist
groups, as well as Armenia, France, other Crusader-minded Western states and
Israeli extremists are extremely disturbed by Pezeshkian's victory. None of the
Western states sent a congratulatory message to Pezeshkiyan for his victory.
However, if a Persian or a Kurd had won, congratulatory messages would have
poured in one after the other.
The goal of these power centers, united
by their animosity towards Turks, is to create a secular Persian-Kurdish state,
similar to what they have established in Iraq and Syria, in case the Shiite
Mullah regime collapses. And If the Islamic Republic of Iran remains intact,
they seek to transform it into a moderate state still dominated by and under
control of Persians. In either scenario, they will ensure that Turkish people
who make up the relative majority, will be excluded from all political
processes and will not share any power in the centeral government, as they have
done in Cyprus.
Even if Pezeşkiyan is
not dismissed or killed, these anti-Turkish internal and external power centers
will not allow him to carry out the reforms he wants, especially those
concerning the Turkish people. They will constantly and increasingly smear him
in an attempt to destroy his support base among Turkish and other non-Persian
peoples, as well as in the Turkic world. They will engage in personality
terrorism, hinder the reforms he wishes to implement regarding women's rights
and general democratization, and strive to render him an unauthorized and
ineffective figurehead.
Therefore, all Turkic states,
especially Turkey, Azerbaijan and Turkmenistan, which are neighbors to Iran,
should take advantage of this historical opportunity. They should provide full
support to Pezeshkiyan, and defend him against political conspiracies such as dismissal,
murder, civilian and military coups.
As a general principle, just as the
Crusader West always supported the Persians in Iran, the Turkic states should
also continue the wise and far-sighted policy of the Ottoman Empire by striving
to strengthen the Turkish people in Iran and ensuring that Turkish-conscious Turks
have a share in political power. Adopting this policy is essential for the
national interests of these countries and for the Turkish people living in
Iran.
In this regard, the Turkic
states, particularly Türkiye, Azerbaijan, and Turkmenistan, should quickly enhance
their relations with Iran, whose President is Pezeshkian, They should ensure
that the Iranian administration and people understand that the reason for this
is because a Turk like Pezeshkian, who is conscious of Turkish identity and
friendly towards Turks, is in power. It should be made clear that this should
always be the case.
Turkic states should also support
Pezeshkian's general democratic reforms in the areas of women's rights,
religious and linguistic minorities, and similar areas. They should officially
express their satisfaction with each reform. This approach will help improve
the images of Türkiye and Azerbaijan in the eyes of Iranians.
From now on, they should also
make it a condition for further development of relations to allow Pezeshkian to
carry out the reforms he desires. This includes educating Turkish people in
Turkish in schools, lifting bans on Turkish names, and opening the Turkish
Language Foundation.
Furthermore, Türkiye and
Azerbaijan should persuade Pezeshkian to cease Iran’s strategic policy of Kurdifying
the West Azerbaijan province and stop transforming it into a PKK stronghold. Turkey,
Azerbaijan and Turkmenistan must request permission to open departments of Turkish
and Turkmen languages and literatures departments in Iran, in exchange for
each Persian language and literature department in the universities of Turkey,
Azerbaijan and Turkmenistan. They should also encourage Pezeshkiyan to make
Iran an observer member of the Organization of Turkic States (along with Russia
and China).